29 Ocak 2013 Salı

Meraklının Çorap Kutusu

"İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş." Benimki de o hesap. Tüm merakım "Gazetelerden nasıl sepet örülür?" olunca gecenin bir yarısı aldım elime gazeteleri oynamaya başladım. Sebep yok. İhtiyacım yok. Kafamda yapmayı düşündüğüm bir şey, hiç yok. Ama merak var. Bir de yaptığım şeyleri çöpe atamamak gibi bir huyum var. Bu yüzden çalıştır kafayı Özlem. Gece 23:00 suları. Gazeteleri kesip hemen tutkal-un-su karışımı yaparak rulo şeklinde kıvırıp yapıştırdım. Aslında sadece uçları da yapıştırılabilir ama bana sanki öyle pek yumuşak olacak gibi geldi. Sonra da boş bir ayakkabı kutusunun içini güzelce poşetlerle kapladım ki işim bitince kutuyu rahatça çıkarabileyim. Ve başladım örmeye. Çok zevkli ve çabuk biten bir iş.




Örme işi bitince bir de kapak yaptım. Kapağın iki tarafında büyük delikler oluşturdum. Niye ? Kapak eğreti durmasın, sepete tam otursun diye. Açtığım deliklerin sepete denk gelen yerlerine de gazete ile saç örgüsü yaptığım iki sapı yerleştirdim. Aynı saç örgüsünden kapağın ve sepetin kenarlarına da geçirince daha düzgün bir görüntü oluştu. Kapağın ortasına ise saç örgüsü yaptığım doğal rafyaya benzeyen kalın ve sert bir ipi geçirdim kapağı çekerek açabiyeyim diye. Bu arada bol bol un-su-tutkal karışımını sürüyorum. Kuruyunca bayağı sert oldu. En son krem rengine boyadım.


Sonra da başladım düşünmeye "bundan ne yapsam" diye. En sonunda oğluma çorap kutusu yapmaya karar verdim. Odasının renklerine uygun olarak kahverengi ayakkabı boyası ile boyadım. Nemli bir bezle hafiften silerek koyu rengini kırdım.


Sonra da daha önceden hoşuma gittiği için yazıcımdan çıkarıp sakladığım araba resimlerini kestim, seramik hamuru ile kabarttım.


Son olarak da yat verniği ile vernikledim. Ben beğendim. Daha da önemlisi merakım gitti.

25 Ocak 2013 Cuma

Süs Tabağı

Geri dönüşüm diye bir başladım, sonu gelmiyor. İki vazoyu yapınca bir de kuru güllerimi koymak için süslü bir tabak yapayım dedim. Bir liraya aşağıdaki akrilik tabağı aldım.


recycling paper crafts

Her zamanki gibi paldır küldür işe başladığımdan tabağın orijinal halini çekemedim ama altı yuvarlak klasik bir meyve tabağı. Ben bunun yalnızca tabanında güller olmasını istediğimden bir taban gerekti. Evdeki yoğurt kovalarının kapakları küçük geldi. Uygun birşey bulamayınca sert bir mukavvayı istediğim ölçüde daire şeklinde kesip yapıştırdım. Tabanı kabarmasın diye tutkalı sulandırmadan mukavvaya birkaç kat sürdüm.

21 Ocak 2013 Pazartesi

Diktiğim İlk Elbise

Üç yıl önce başladığım dikiş dikme macerasında benim için ilk olan bu elbise aslında acemi cesaretinin üst noktası. Çünkü hem geri dönüşüm ki bence yeni kumaşla dikmekten çok daha zor, hem de penye dikimi. Üstelik hiç kullanılmamasına rağmen penyesi bir köşede durmaktan eskimiş.















Bu elbiseleri belki hatırlayan olur. Bir zamanlar Ankara Kızılay'da 5 milyon liraya işportada satıyorlardı. Fiyatı yanlış değil, taa liradan 6 sıfır atılmadığı zamanlardan. Sanki bedava gibi bir sürü desende var evde. Annem toplamış, işe yaramayınca da bir köşede yıllarca kalmış. Ben dikişe başladığımı söylediğimde herkes gibi o da geçici bir heves olduğunu düşünmüş olacak bari kumaşa para vermesin bunlarla oyalansın diye bolca verdi bu elbiselerden. Bir kısmını diktim ki yeri geldiğinde paylaşırım, bir kısmı da hala duruyor.
Desen benim diktiğimden farklı gördüğünüz gibi. Ama maalesef elime makası alıp gecenin bir yarısında kestiğim için önceki halini anlatmak için stoğumda bulunan başka bir elbiseyi (ki kendisi halen stoğumun kıdemlilerindendir) resimledim.
Modelini anlatmaya gerek yok. Kumaşı kesip lastikli bir etek yaptım. Üzerine kollarını kestiğim beyaz bir body diktim. Altıyla bütünleştirmek için kalan kumaşlardan yakasına ve etek uçlarına fırfır yaptım. Bel dikişini kamufle etmek için de küçülmüş bir elbisenin kurdeleden yapılmış kemerini tutturdum.









Son resim çocukları mutlu etmenin ne kadar kolay olduğunu göstermek içindir. Sanırım onlar için emek verilen şeyler bu yaşta bile kıymetli oluyor. Bu elbise küçülene kadar tüm hatalı dikişlerine rağmen büyük bir zevkle giyildi. Şu anda da dikiş müzemde itinayla saklanıyor :)))

Masa Üstü Kalemlik

Ahşap boyamaya başladığımdan beri evin her köşesinde elimden çıkmış bir şeyler olsun istiyorum. İlk başladığımda netten sipariş ettiğim tam 6 tane kalemliğim vardı. İlkini iki yıl önce kızım için boyadım. Peçete dekupajı yaptım. Yine aynı zamanda aldığım bir çerçeveyi de takım olarak boyadım. Stoklarımdan biri yerini bulmuş oldu.

20 Ocak 2013 Pazar

Keçe Kitap Ayraçları

Yılbaşından önce keçeye de merak sardım. İtiraf etmeliyim ki internette keçeden yapılanları görünce "çok şirin ama bunlar her yerde zaten var, uğraşmak çok mantıksız" diye düşünüyordum. Büyük konuşmamak lazım. Polarlardan boyun yastıklarını yaptığım sırada o kumaşların yumuşaklığına, biçimine bayıldım. Atma yok, kesmesi kolay. Hemen keçe siparişi verip renk renk keçe aldım. Önce çocuklarıma kitap ayraçları yaptım. Sonra onların benzerleri okul arkadaşlarına yeni yıl hediyesi olarak gitti. Son olarak da çocukların okulundan bir öğretmen velinin önerisi ile zihinsel engelliler okulunda yapılan kermeste okul ihtiyaçları için bir fon oluşturmak üzere satıldı. Yapması çok zevkli idi. Çocukları sevindirmesi ve hayırlı bir işe vesile olması ile mutluluğum katmerlendi.


18 Ocak 2013 Cuma

Ahşap Mutfak Askısı

Ahşap boyama işine iyiden iyiye merak salınca, eve dekupaj makinası aldık. Askının modelini evdeki başka bir askının şeklini esas alıp üzerinde biraz oynayarak elde ettik.Her mutfağa yakışacağını düşünerek krem rengine boyadım. Önce etrafına kahverengi çiçekler yapmıştım ama gözüme pek hoş gelmeyince hafif zımparalayarak tüm objeyi aynı renge boyadım. En zevkli kısmı dekupaj resimlerinin yapıştırılması oldu. Kulplarını da kendimiz yaptık. Çok iyi olmasa bile geliştirmek için denemeler devam ediyor.

15 Ocak 2013 Salı

Yeni Bir Vazo

Bu vazomu da tamamen elime geçen bir pet şişeyi dönüştürme merakımdan yaptım. İşte malzemelerim:
- 1 adet pet şişe
- Beyaz tutkal
- 1 adet plastik kapak
- Milaj kağıdı
- Yapıştırıcı
- Un, su, buğday nişastası, sıvı yağ
recycling plastic bottle

Şişeyi resimde görüldüğü gibi kestim. Hafifçe külah şekli vererek kestiğim üst parçaya sıcak silikon ile yapıştırdım. Sonra bu parçayı plastik kapağın içine sıkıştırdım ve sıcak silikon ile yapıştırarak tabanını oluşturdum. Daha sonra tutkal-su-un karışımı yardımıyla milaj kağıdını pet şişenin etrafına düzgün bir şekilde yapıştırdım. İyice sertleşmesi için bu işlemi aralarda kurutarak birkaç defa tekrarladım.

recycling plastic bottle

Resimde görüldüğü gibi size milaj kağıdı kullanın derken ben gittim gazete kağıdı kullandım. Ve pişman oldum. Çünkü burada boya olarak kullandığım ayakkabı boyası kaç kat boyarsam boyayayım gazete yazılarını kapatmadı. Bu yüzden kaç kat boyadığımı bile hatırlamadığım ayakkabı boyasının üzerini beyaz akrilik boya ile kapatıp yazılar kaybolunca yeniden ayakkabı boyası ile boyadım. Ayakkabı boyasında ısrar etme nedenim bu boyanın homojen bir şekilde dağılmaması nedeniyle oluşturduğu açıklı koyulu renklerin hoşuma gitmesi.

recycling plastic bottle




İstediğim renk tonuna ulaşınca daha önce yaptığım vazodaki gibi kahverengi boya katılmış seramik hamuru hazırladım. Hamurdan dallar, yapraklar, güller yaptım. Silikonla yapıştırdığım bölümü kamufle etmek için ön tarafına hamurdan yaptığım büyükçe bir fiyonk da ekledim. Sonrası en eğlenceli bölümü. Biraz altın rengi parmak yaldız, biraz bronz renkli varak. İstediğim yerlere belli belirsiz sürdüm, vernikledim.




Sonra aldım vazomu gittim çiçekçiye ve yeni çiçeklerini yaptırdım. Son hali böyle oldu:

recycling plastic bottle
Vazoyla birlikte bir de tabak yaptım. O da yarına...



7 Ocak 2013 Pazartesi

Evde kızımın okulunda yapılan bir etkinlik için aldığımız parça polar kumaşlar vardı. Ben de onlardan boyun yastığı yapayım dedim. Çocuk iki olunca her şeyin bir kız bir erkek versiyonu yapılıyor tabii. Kalıbını kendim çıkardım. Boyunlarının ölçüsünü aldım. Birkaç cm ekledim. İkiye bölerek pergelin açıklığını o değere ayarladım. Bir kağıda daire çizdim. Boyunu kavrayacak şekilde bir kısmını kestim. Pergeli ayarladığım değere 10 cm ekledim. Aynı merkezden öncekinin üzerine ikinci bir daire çizip uçlarını yuvarlayarak birleştirdim.
 Sonra da üzerlerine kızım için sevdiği bir tişörtünden çıkardığım kedi kalıplarını; oğlum için de boyama kitaplarından çıkardığım resimleri polarlardan keserek diktim. İçlerini de elyafla doldurunca bitti gitti.

5 Ocak 2013 Cumartesi

Vazo Dönüşümü

Hastalanıp evde yattığım bir dönemde işyerinden arkadaşlarımın geçmiş olsun hediyesi olarak getirdiği bir vazoydu bu. Hediyeleri kesinlikle saklama huyum vardır.

Ve bu vazo bakın neye dönüştü ?
 Nasıl mı ? Tutkal, kağıt ve ev yapımı seramik hamuruyla...

4 Ocak 2013 Cuma

Geri Dönüşüm Tepsiler

Geri dönüşüm için genellikle kimsenin arkasından ağlamayacağı, çöpe atılabilecek gibi nesneleri tercih ediyorum.Bu tepsileri annemin yazlığında bir köşede atılmış, küflenmiş halde buldum. Birden işe başlayınca ancak son tepsinin resmini çekebildim. Üç tepsi de aynı görünümdeydi.


İşte bu zavallı tepsilerin son hali :






Tepsileri güzelce temizledikten sonra koyu kahverengi ile boyadım. İnternetten bulduğum resimleri, tepsilerin boylarına göre ayarlayıp renkli fotokopilerini aldım. Doğrudan yapıştırmak yerine karşılıklı kenarlarını yakarak eskitilmiş görünümü verdim. Kenarlarına parmak yaldız sürerek hafif parlattım. Yaldızları matlaştırmamak için önce su bazlı vernikle geçtim. En son yat verniği ile vernikledim. Tepsilerin son hali öyle hoşuma gitti ki arkalarına kurdele yapıştırdım ve yemek odasına tablo yaptım. Üçlü tablo olarak kullanıyorum.

3 Ocak 2013 Perşembe

Merhaba!





Merhaba,
Bu benim ilk yazım. Blog yazarlığına hep ilgilenebilir miyim diye tereddütle yaklaştıktan sonra baktım ki yaptıklarım gitgide çoğalıyor,üstelik ben ne öğrendiysem bloglardan öğrenmişim; benim yaptıklarımdan da fikir alıp hayatını renklendirenler olacağını düşünerek yaptıklarımı paylaşmak istedim.
Profilimde kısaca bahsettiğim gibi aslında mühendisim. Okul hayatım ve sonrasında süren iş hayatım boyunca evden işe işten eve, sonra evlilik, iki çocuk, ev, mutfak derken hiç zamanımın olmadığını düşünen çoğunluk arasındaydım. Sonra nasıl ve niye olduğunu anlamadığım bir anda mutfakta sürekli artan yoğurt kovası dağları, kimsenin bunları almak istememesi ve benim atmaya kıyamamamla birlikte kendimi boyaların içinde buldum. Yani sanat hayatıma :)))) yoğurt kovaları sayesinde başladım. Bunlar da ilk ürünlerim:











Plastikler boya tutmaz diyenlere inat beş yıldan fazladır hala kullanıyorum. Üstelik tüm acemiliğimle boyamama rağmen. Sonra bir anda ben sınır tanımayan hobici oldum. Her boyamaya başlayanın yaşadığı gibi evde boyanmadık ve el atılmadık hiçbir şeyin kalmadığı bir süreç başladı. Durulmaya başladıkça keçe, hamur derken en son elime geçen anneannemin antika dikiş makinesi ile dikişe de el attım. Şu anda dikiş daha ağır bassa da evde bir dolap dolusu boyam ve keçelerimle her an her şey yapabilme kapasitem var. Ola ki bir dizide bir şey göreyim. Hemen kalkılır, malzemeler çıkarılır ve saat mefhumu olmadan işe koyulunur. Artık gece kaçta bitecekmiş, ertesi gün işte sürünülecekmiş ne gam. Bu işlerde bana ve pek çok kişiye yardımcı olan www.10marifet.org 'un payını da unutmamam lazım.
Bunun tek kötü tarafı evimizin normal evlere benzememesi. İnsanların en güzel süslerini koyduğu yemek masası benim için atölye masası. Bundan en mutlu kim diye sorarsanız, tabii ki çocuklar. Evde her an her şey için bolca malzeme var. Üstelik anne o kadar dağınık ki, kimseye toplanın demeye hakkı yok. Çünkü alacağı cevap belli "önce sen topla". O yüzden pek sesimi çıkaramayıp, hafta sonları ev toplamakla yetiniyorum. Misafirlerimiz de alıştı bu duruma. Evimiz temiz ama dağınık.
İşte bizim evin halleri böyle. Umarım bir şeyleri hayata geçirme ve her zaman bir şeyler öğrenmeye çalışma yolculuğumda bana yol arkadaşlığı yaparsınız. Daha öğrenilecek o kadar çok şey var ki.


Burada paylaşacaklarım hem yeni yaptıklarım, hem de bugüne gelinceye kadar yaklaşık beş yıldır yaptıklarım olacak. En baştaki "Merhaba Kızı" boyamaya yeni başladığım zamanlardan kalan mukavvadan yapılmış bir kapı süsü. Benim ve boyamalarla uğraşan birçok insanın idolü olan sevgili Ece Aymer'in sitesinde görüp bayıldığım bu kapı süsü ahşaptan yapılmıştı. O zamanlar evimde dekupaj makinesi yok. Almak aklımdan bile geçmiyor. Günlerce nasıl yaparım diye düşünüp en sonunda mukavvadan yaptım. Üzerindeki resimlerin bazılarını hamurla kabarttım ve bu şirin şey ortaya çıktı. Bugünün anlamına da çok yakıştı.
















Tekrar bloğuma hoşgeldiniz. Blog dünyasına henüz çok yabancı olduğum için de birçok hatalar olacaktır. Bunlar için şimdiden şimdiden affola.