23 Şubat 2015 Pazartesi

Parça Parça Kumaşlarla Dikilen Eteğim

Herkese Merhaba!
Biliyorum arayı çok uzattım ama hiç durmadım. Kış günleri kısa olunca işten eve gelme, yemek, çocuklarla ilgilenme, mutfağı toplama derken gecenin 23’ü de olsa mutlaka dikiş makinemin başına oturuyorum ama o saatte resim çektirecek kimse kalmıyor etrafta. Tüm resimlerimi kızım çekiyor. Onu derslerinden kaldırmak, ikna etmek derken postlarımın arası açılıyor. Bu sefer son yaptıklarımın toplu çekimlerini yaptım. Sırasıyla yayınlayacağım.

Önce sevgili Nilgün Hanım’ın düzenlediği etek dikme etkinliği için diktiğim eteği görelim. Dikişi biteli bir ay oldu neredeyse. Kumaşı burada diktiğim pantolonumdan arta kalan kumaştan. Tamamı şu kadar bir şey…

 

17 Şubat 2015 Salı

İçimizdeki Gizli Cinsiyet Ayrımı


Toplumsal önyargılarla ilgili önemli bir yanlış anlama bulunuyor. Çünkü çoğumuz, kendimiz dışındaki insanların, hatta genellikle “kötü” insanların – mesela aşırı ırkçıların – önyargılı olduklarını düşünüyoruz. Ancak anlamamız gereken şey, aslında hepimizin toplumsal önyargılara sahip olduğu.
Toplumsal önyargılar ve stereotipleştirme, neredeyse beynin normal çalışma şekli.
Çok geniş miktarda bilgiyi depolamak için beyin benzer şeyleri birlikte grupluyor. Zaman içinde, bunların bazıları tamamen bilinçaltına iniyor ve bu yüzden bilmeden, farkına bile varmadan pek çok şeyi önyargılı bir tavırla yapıyoruz.
Psikologlar bu teoriyi geniş bir araştırma ile test ettiler.
Harvard Üniversitesi araştırmacılarından Mahzarin Banaji, neredeyse tüm kariyerini aslında “zihnimizi hiç tanımadığımız” gerçeğini gözler önüne sermeye adadı. Yaptığı çalışmayı şöyle özetliyor:
Örneğin, günde 4 paket sigara içen bir sigara tiryakisine “Ne kadar sigara içiyorsun?”diye sorulduğunda, kasıtlı olarak günde sadece 2 paket sigara içtiğini bildirebilir, çünkü tiryakiler genellikle gerçek miktarı kabul etmekten utanırlar. Ya da sigara tiryakisi, bunun çok özel bir soru olduğunu söyleyerek soruya cevap vermez. (Bunlar, bilinen cevabı bildirme konusunda isteksiz olmaya yönelik örneklerdir.) Ancak günde 4 paket sigara içen bir sigara tiryakisinin, günde sadece 2 paket sigara içtiğini bildirmesi, çünkü gerçekten günde sadece 2 paket sigara içtiğine inanması da mümkün. (Bilmeden yanlış bir cevap vermeye bazen kendini kandırma diyoruz.)
Buna “örtük çağrışım” deniyor. Dilerseniz internet sitelerinde Türkçe olarak ırk, cinsiyet, cinsellik ve benzeri konularda kendi örtük önyargılarınızı test edebilirsiniz.
Harvard araştırmacılarının, tıpkı diğer araştırmacılar gibi buldukları sonuç, aslında sosyal önyargıların evrensel olduğu.
Örneğin Yale Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, çok sayıda bilim insanına,  bir öğrenci tarafından laboratuar yöneticiliği pozisyonu için aynı belgelerle başvuru yapıldı. Bilim insanlarının yarısına gönderilen iş başvurusu bir erkek ismiyle, diğer yarısına gönderilen başvuru ise bir kadın ismiyle yapıldı. Ve onlardan bu başvuruyu (isim dışında birbirinin aynısı olan) değerlendirmeleri istendi.

16 Şubat 2015 Pazartesi

Ne Olur Oğullarımıza İnsan Olmayı Öğretelim!

İki gündür hangi kanalı açsam Özge'den bahsediyor. İlk duyduğumda kanım dondu. Bir insanın nasıl bu kadar vahşi olabileceğine inanamadım. Haberin devamını izlerken daha da dehşete düştüm. Çünkü yardım eden BABASI... Bence tüm yaşananlardan daha korkuncu bu. Acaba kaç çocuk yetiştirdi bu adam? Ya annesi? Hiçbirimiz Özge'nin annesinin yerinde olmak istemeyiz ama ya o caninin annesi? İster istemez düşündüm nasıl yetiştirdi o çocuğu? İçindeki sapkınlığı hiç mi farketmedi? nasıl bir anne baba ki bir de çocuklarına yardım etti?
Peki ya biz nasıl çocuk yetiştiriyoruz? Karşımda oğlum oturuyor. nasıl da masum. Onu nasıl eğitirsem öyle olacak. İleride nasıl bir adam olacağını düşündüm.
Bir şeyleri paylaşabildiğimize göre aynı taraftayız. Çoğumuzun çocuğu var. Kızlarımıza hepimiz artık ne olursa olsun okuması gerektiğini, hiçbir şekilde kendisini ezdirmemesi gerektiğini öğretiyoruz. Ama belki daha da çok oğullarımızı eğitmeliyiz. Kadın döven, öldüren, kendine her şeyi hak gören adamları da biz büyütüyoruz. Onlara insan olmayı öğretelim ki en azından çocuklarımız bu vahşeti yaşamasınlar.

3 Şubat 2015 Salı

Ekoseli Yün Pantolon

Bir haftalık tatil sonrasında yine buradayım. Çocukların okullu olmasıyla birlikte hayatımıza girdi kış tatilleri. Yıllık iznimizin bir haftasını kışa ayırmaya başladık. Çok da iyi oldu. Şansımıza hava da güzel olunca ocak ayında nisanı yaşadık. Erdek sahillerini yazın da kışın da seviyoruz ailecek. Denize girme telaşı olmayınca tüm günümüzü keyfe keder bazen sahil yürüyüşleriyle, bazen bisiklet turlarıyla, ama mutlaka çay bahçesinde içtiğimiz çaylarla sonlandırdık. Çevre köylerde piknik yaptık. Akşamları da soba karşısında çocukluğumuzdaki gibi geçirdik. Kısa ama çok dinlendirici bir tatil oldu.
Dönüşümü de yeni pantolonumla yapayım dedim. Tatile çıkmadan önce bitirdim aslında ama fotoğraflaması bugüne kaldı. Hazır tatil iken resimleri dışarıda, öğle arasında kızıma çektirdim. Kumaşım lacivert ekoseli hafif yünlü ama ince bir kumaş. İki yıl önceden kalmaydı sanırım. Modelimi bu sefer 2014 Ocak ayı Burda Klasikler'deki 8 no'lu model olarak seçtim. Tek değişikliği paçalarını genişlediği yerden itibaren düz çizgi olarak indirmekle yaptım. Nedense çok sevdiğim ispanyol paça bu yıl gözüme batmaya başladı. Paçaları hafifçe daraltarak dikiyorum son zamanlarda.



Kumaşım da modelim de beni çok yormadı. İki gecede diktim, üçüncü gece paçalarını bastırdım. Toplamda beş altı saatte bitti. Tam kışa uygun bir parça oldu. Tatil dönüşü de hemen giyip görücüye çıkardım.

pantolon dikişi

Umarım sizler de beğenirsiniz. Sevgilerimle...