25 Aralık 2013 Çarşamba

Manto Dikiyorum

Dikiş dikmeye başladığımdan beri bir huyumu keşfettim. Aynı şeyleri dikmekten çok sıkılıyorum. Hep dikeceğim şeyin bir öncekinden farklı ve beni zorlayan bir yönü olmalı. Birkaç ay önce Kayseri'ye gittiğimde değişmez mekanım Bursa Kumaş Pazarı'na uğradım. Bence gezdiğim Bursa Kumaş Pazarları arasında en iyisi burası. Üç katlı kocaman bir mağaza. Ucuzundan pahalısına döşemeliğinden perdesine sateninden ipeğine ne ararsan var. Günü birlik bile gitsem en az bir saatimi buraya ayırıyorum. Bir daha gelemem diye hiç aklımda olmayan kumaşları da alıyorum. Tabii kasada kendime geliyorum ama hiçbirini de elimden bırakamıyorum. İşte bu gidişimde de metresi 5 liraya yünlü bir kumaş gördüm. İşte bu:

Bu kumaşım
Bu da astarım
Kumaş çok hoşuma gitti ama ben bununla ne yaparım diye pek yanaşmadım. Tezgahtar kız da "Bu kumaş çok kaliteli, az kaldığı için indirim yaptık" deyince ağına düşmüş oldum. Aslında almaya niyetim zaten var da hiç işime yaramayacak kumaşı almak için suçlayacak biri lazımdı o da bulundu. Elim kolum dolu mağazadan çıktım. Bu kumaştan ceketten ya da kabandan başka bir şey olmaz. Bir yanım "Ben daha gömlek dikmemişim, (hala da dikmedim.) Ceket kim, ben kim" derken, bir yanım da "Amaaaan alt tarafı 2 metresine 10 lira verdin. Yemek parası bile değil. Atar gidersin n'olucek." diyor. İşimi garantiye almak için astarını da almışım. Beni kim tutar artık. Ceketten korkarken niyeti bozdum:"Ha ceket ha kaban. Bir tek arada boy farkı var " dedim kabana karar verdim.

Bööyle düşünüp dururken evren bana birini gönderdi. Bir baktım Çiğdem Hanım http://www.dikisdersi.com/2013/12/bir-fikrim-daha-var.html "Manto Dikelim mi ?" diyor. Dikelim valla. Hemen kayıt yaptırdım. Bloğumu hazırlıyordum ama bu haberle gaza geldim. Yaptıkça yavaş yavaş kaydettiğim yazılarımı da yayınladım gitti. Modelimi de buldum. Ağustos 2010 Burda'sından. 111 numaralı model. Çiğdem Hanım'ın dikeceğinin tam karşısındaki model:



Şimdi harıl harıl patron çıkarıyorum. İş ciddi. Artık olmadı atarım demek olmaz. Ya dikilecek, ya dikilecek.

20 Aralık 2013 Cuma

Erkek Çocuklara Sırt Çantası

Kağıttan kumaşa geçirdiğim resimleri aplike edeceğim yeri daha önce yazacaktım ama araya bir çok şey girdi. Malzemelerimi toplamakla zaman geçti. Arada başka şeyler de yaptım. En sonunda çok severek yaptığım aplikeleri dikerek yapacağım çantayı bitirebildim. Oğluma yeni yıl hediyesi gibi oldu. Aplikelerim şöyleydi:

Önce aplikelerimi dikkatlice kestim. Kalıbım kızıma yaptığım çantada kullandığım kalıp oldu. Çantanın parçalarını kestim. Gövde bölümüne henüz hiçbir parçayı dikmeden aplikeleri yerleştirdim. Kaymamaları için kumaş yapıştırıcısı ile kot kumaşa tek tek sabitledim. Daha önce hiç transfer yapılmış bir ürün kullanmadığım için renklerin solabileceği endişesi ile resimlerin üzerine de aynı yapıştırıcıdan sürdüm. Dekupaj mantığı ile. Ben koruma amaçlı sürdüm ama renkler çok parlak oldu ve sanki deri üzerine resim yapılmış gibi hoş ve canlı bir görüntü oluştu. Bir daha hep böyle yapacağım.

Resimleri yapıştırıp sabitledikten sonra makinemin zigzag dikiş ayarı ile resimleri etrafından kot kumaşına diktim.
Sonra çantanın tabanını ve kapağını da diktim. Yalnız bu sefer çantanın tabanına askıyı direk dikmek yerine iki küçük kulakçık alt taraflara; bir küçük kulakçık üstte ortaya dikip aralarından demir halkalar geçirdim. Çantanın saplarını oraya dikeceğim.
Bunun nedeni de ayrı bir tecrübe konusu. Daha önce kızıma diktiğim çantanın sapları kış gelip kalın montlar giyilince ve çocuk da biraz büyüyünce kısa kalıp omzunu sıkmaya başladı. Saplarını uzatmak için tek çare çantayı kesmek yerine sapını kesip ortaya daha geniş bir parça eklemek oldu. Sanki sırta destek olmak için düşünülmüş gibi. Sorunu çözdüm ama bunu bulana kadar yattım kalktım ne yapsam diye düşündüm. Onun için bu sefer takıp çıkarılan saplar yapmaya karar verdim.
Çantanın dışı iyi oldu da astarsız güzel olmadı. Oğlumu aldım, nevresim kumaşından başka bir şey satılmayan çarşılarda dolaştık durduk. İstediğim küçük top desenli ya da minik geometrik desenli bir kumaştı. Bulamadık. En sonunda kırmızı motor desenli bir kumaş bulduk. Önce pek içime sinmedi ama oğlum bayıldı. Ertesi gün nasıl diksem diye düşünürken baktım ki çocuk sürekli çantanın astar kısmıyla ilgileniyor, ben de çantayı çift taraflı kulanılabilecek şekilde dikmeye karar verdim. Resimlerini tam olarak denk getirmeye çalışarak aynı kalıptan bir çanta daha diktim. Düzgün bir şekilde iki parçayı birbirine diktim. Dikerken de çantanın içi dışına çıkmasın diye önce tabanından birkaç küçük dikişle iki parçayı sabitledim.



Son olarak hazır aldığım kırmızı biyeyi kenarlarına diktim. Burada yine uzun uzun düşündükten sonra iki tarafın da kapağını nasıl kapatırım diye bulduğum düğme kısmı bence önemli. Şimdi belki "bu kadar düşündükten sonra bunu mu buldun" diye gülenler olacaktır ama kapasite ve tecrübe bu kadar ne yapalım. Neyse ben bulduğum çözüme geleyim. Biri kırmızı, biri lacivert iki büyük düğme aldım. Kumaşın iki tarafına birlikte diktim. Yani iğneyi lacivert düğmenin deliğine takıp arkadaki kırmızı düğmenin aynı yerdeki deliğine taktım. Araya da bir kürdan koydum ki çok sıkı olmasın. İliğini de açtım. Böylece çantayı hangi yöne çevirsem o yandan kapanabiliyor. Bunu daha önce yaptığım çantalarda akıl edememiş olmama yanıyorum. Şimdi anneme ve kayınvalideme diktiğim hediyelerimi geri alıp revizyondan geçirmem gerekiyor. ÜRETİM SONRASI HİZMETİMİZ DE SONSUZDUR yani :))

Saplarını da hem kottan hem de kırmızı kumaşımdan diktim. Kot kalın olduğu için sorun olmadı ama kırmızı kumaşımın arasına bir kat kot kumaşı koyarak kalınlaştırdım.
İşte böyle kısıtlı malzeme ve tecrübe ile iki günde bitecek bir iş 15 günde bitti.
İşte son hali:



10 Ekim 2013 Perşembe

Kendi Aplikenizi Kendiniz Yapın

Aplikeler çocuk kıyafetlerini renklendirmek için çok kullanılıyor. Ama hazırını almak isteyince baktım hep aynı modeller var. Bebekli modeller idare eder ama yaş büyüdükçe yalnızca Amerikan basketbol ya da beyzbol takımlarının amblemleri var. Sonra yazacağım bir projenin hazırlık aşamasında bu aplikelerden almam gerekti. Gezdim gezdim, birkaç tane aldım ama hiçbiri içime sinmedi. Aklıma kağıttan kumaşa transfer etmek geldi. Google görsellerinden spor temalı resimler araştırdım. Aşağıdaki resimler hoşuma gitti, çıktısını aldım.



Kağıttan kumaşa geçirmek için kullanılan özel transfer medium'unu aldım. Plaid Marka. Resmini de almak isteyenler için çektim.

 Kağıdın üzerine bolca yoğurt kıvamında sürülüyor. Daha sonra beyaz veya krem rengi bir kumaşın üzerine, kağıdın renkli ve medium sürülen kısmı kumaşla temas edecek şekilde yapıştırıyoruz. Dekupaj resmi yapıştırır gibi arada hiç hava kabarcığı kalmayıncaya kadar kağıdı ovalıyoruz. 24 veya 48 saat bekletmek gerekiyor. Ben garanti olsun diye 48 saat beklettim.
48 saatin sonunda bir kaba su alarak parmak uçlarını ıslatıyoruz ve kağıdın üzerine sürterek kağıdı soyuyoruz. Bu bayağı zaman alan bir iş. Çocukları da yanıma katarak bayağı uğraştık. Resimler ortaya çıkıyor ama bir süre sonra renkleri soluklaşıyor. Yeniden soymaya başlıyoruz. Bu işlemi kaç kere yaptığımı hatırlamıyorum ama birkaç gün sürdü. Masanın yanından kim geçse elini ıslatıp bir kat soyup öyle geçti.


Renkler tam olarak ortaya çıkınca kurumaya bıraktım ve tek tek kestim.
Bu işlemi yaparken dikkat edilecek en önemli noktanın şu olduğunu kötü tecrübeyle anladım. Resimleri ters koyduğumuz için doğal olarak kumaş üzerine resmin aynısı değil simetriği çıkıyor. Hal böyle olunca ya yazısı olan resimleri hiç kullanmamak ya da kağıda bastırmadan önce resimleri ters çevirmek gerekiyor ki aplikemiz bende olduğu gibi ters çıkmasın. Ben ters olanlara hiç dokunmadım. Olduğu gibi bıraktım. Zira diğerleri bana yetiyordu. Yazılı olmayanların yönleri de benim için sorun olmadı.

Böylece piyasadaki uyduruk aplikelere bir sürü para verme dönemi benim için kapandı. Bir şişe medium 8 lira idi. Şişenin yarısı duruyor elimde. Resim dersen internette dolu. Ne istersen kumaşa geçir. Aklıma neler neler geliyor.
Bu aplikeleri ne yapacağıma gelince biraz sabır. Önce yapayım, sonra yazacağım.

5 Ekim 2013 Cumartesi

Mektup Kutusu

Okullar açıldığından beri yaptıklarım bayağı yavaşladı. İşyerimdeki yoğunluğum da birden artınca kendime ayırdığım zaman çok azaldı. Ancak gece 23:00'ten sonra boş kalabiliyorum. O saatten sonra bir işe başlasam yatmam en erken 01:00'i buluyor. Böyle olunca da ertesi gün sürünüyorum. Daha çok kısa süren, ortalığı çok dağıtmayan işler yapabiliyorum.
Mektup kutusu yapmayı uzun zamandır planladığım bir şeydi ama kafamda nasıl yapacağıma dair bir planım yoktu. Eve gelen tüm mektuplar, okuldan gelen duyurular etrafta dağınık bir halde duruyor, çoğunlukla da kayboluyordu. MDF ya da kontrplaktan bir kutu tasarlıyordum ama onun kesimi için eşimin yardımı gerekiyor. Üstelik ortalığı talaş kaplıyor. Öyle bir temizliği de pek gözüm almadı.
Hafta sonu çocuklara aldığım mısır gevreği kutusu tam yapmayı planladığım şekildeydi.

Öyle olunca hemen işe koyuldum. Önce yanlarından düzgün bir şekilde kestim. Ortaya da bir yuvarlak kestim. İçine çizgili kağıt yapıştırdığım başka bir kağıdı içten yapıştırdım. Evdeki eşyalar kahverengi ağırlıkta olduğu için daha önce aldığım ahşap desenli yapışkanlı kağıtla tüm kutuyu kapladım. Kutunun içinde kaybolmasınlar diye aynı kağıtla bir ilaç kutusu kaplayarak içine kalemlik olarak yapıştırdım.


Uygun olacağını düşündüğüm resimlerin çıktısını alıp kendi yaptığım seramik hamuru ile kabartarak kutunun üzerine yapıştırdım. Ortadaki resme daha da boyut kazandırmak için her katını ayrı kabarttım.




Kutuyu, etrafına simli kurdeleyi yapıştırmadan önce bir süre bıraktım. O kurdeleyi bayağı aradım. Bulduklarım ya çok simliydi ki çok parlak olsun istemedim, ya da çok sadeydi yine bir şey eksik gibi duruyordu. Sonunda bunu bulunca aldım ve hemen sıcak silikonla yapıştırıp kullanmaya başladım.

kutunun önceki hali


son hali




1 Ekim 2013 Salı

Yeni Perde Tutucusu

Salona yaptığım perde tutucuları çok iyi iş görünce sürekli kayan mutfak perdeme de benzerini yaptım. Aynı şekilde kontrplaktan kestirdim. Koyu kırmızıya boyadım. Mutfağa uygun resimleri hamurla kabartarak yapıştırdım.



Bu sefer çubuklarının uçlarına hamurla kabarttığım dekupajları iyice kuruttuktan sonra öylece yapıştırdım. Kurutma yaparken üzerlerine hamuru ezmeyecek ama kururken şeklini de bozmayacak şekilde bir kitabağırlık olarak koydum.

25 Eylül 2013 Çarşamba

Perde Tutucusu

Uzun zaman önce www.bhg.com adlı sitede gezerken aşağıdaki resim gözüme çarptı. Çok hoşuma gitti ve hemen kaydettim:
O gün bugündür bilgisayarıma kaydettiklerim arasında duruyordu. Nihayet nasıl yapacağıma karar verdim. Önce internetten istediğim ölçülerde bir kalp buldum. Sonra bir kontrplaktan eşime dekupaj testeresiyle iki adet kalp kestirdim.
Kalplerimi beyaza boyadım. Üzerine gül resimlerini dekupaj yaptım. Kalpler bittikten sonra çubuğunu çok aradım. Ağaç dalı olmadı, örgü şişi olmadı, çıta aldım, köşeli olunca iyi durmadı, oklava kalın kaçtı. En sonunda Ankara'ya gittiğimizde eşimle uğramadan hayatta ayrılmadığımız Bauhaus'da çıtaların ve ahşapların olduğu reyonda tam istediğim gibi yuvarlak sopalardan buldum.

Sopaların ucuna kıl testereyle kontrplak üzerine çizip kestiğim ok uçlarını yapıştırdım, boyadım. Vernikledikten sonra perdeme taktım.

Kumaş perde tutucularından çok daha kullanışlı. Perdeye takılıp sökülecek kadar pütürlü değil ama perdenin kaymasını önleyecek kadar iyi tutunuyor. Kumaşlardan kesinlikle daha kullanışlı.

15 Eylül 2013 Pazar

Eski Çoraplarınızı Ne Yaparsınız?

Okulların açılması yaklaşınca evi de yavaş yavaş okul moduna getirmeye çalışıyorum. Geçen yılki defter kitaplar kaldırılıyor, yazın bolca kullanılan oyuncaklar azaltılıyor ve eski ya da küçülmüş kıyafetler eleniyor. Bunlardan biri de bu yazının konusu çoraplar. Tabanları erimiş ama üzeri sapasağlam. Üstelik diz altı olduğundan bayağı da geniş. İçimden bir şey yapılabileceğini hissediyorum ama çıkaramayınca bir kaç gün bir köşede beklettim ve sonunda buldum. İşte malzemeler:

Çorabı dikkatlice saksıya geçirdim. Üzerini kestiğimde kaymaması için beyaz tutkalla birkaç kat geçtim. Tam kuruması için iki gün beklettim.

İyice kuruduğunda sertleşmişti. Aldım elime maket bıçağını, saksının ağzından dikkatlice üzerindeki fazlalıkları kestim. Verniğe bile gerek kalmadı ama ben uzun zaman kullanmak için yine de bir kat vernikledim.

5 Eylül 2013 Perşembe

Kızlara Messenger Çanta

Son yazımdan bu yana bir aydan fazla zaman geçti. Bu süreye güzel bir tatil sığdırdık. Dönüş telaşı, işe başlama, tatil sonrası depresyonu derken işlerimi bitirdim, yine terapi merkezim dikiş makinemin başına oturdum. En son oğluma eski t-shirt'ten çanta dikmiştim. Çanta biter bitmez bu sefer kızım bana da diye tutturdu. O'na sözüm vardı, makinenin başına oturur oturmaz ona bir çanta diktim. Ama kızlara dikmek ayrı bir şey. Basit bir çanta messenger (postacı çantası)çantaya dönüştü. İçine cepler yapıldı, kapağını süslemek için uğraşıldı. Sonunda ortaya güzel bir şeyler çıktı.


Kapağın içinin görünüşü
Kapağın iç kısmına iki geniş cep yaptım. Alttaki cep kitap koyacak kadar büyük. Üstteki cep de aynı boyda fakat onu üçe böldüm. Kalem, mendil,vs. koymak için. Kullandıkça genişleyip sarkmaması için biyelerin içinden lastik geçirdim.


Kapağın dikilmemiş hali
Kapak kısmına evde bulunan renkli kumaşlardan iki kedi kestim. Kestim demek kolay tabii. Önce stencil modellerinin olduğu siteleri ve google sayfalarını aşık kediler diye taradım. Bulduğum resmi çantanın kapak kısmına uyacak şekilde genişlettim. Dikmeden önce daha dik durması için kumaşlara beyaz tela ütüledim. Kot kumaşına kedileri dikerken kaymaması için önce tekstil yapıştırıcısı ile yapıştırdım, sonra zigzag dikişle diktim. Sonra küçük kediyi dişi yaptım, nazar boncuklu tasma ile pek süslü oldu.Büyük olan erkek kediye de papyon diktim. Aralarındaki büyük aşkın şahidi olarak da etrafta uçuşan kalpler yaptım.
Astarını da başka bir kumaştan yaptım. Astarın içine küçük bir cep diktim.

Çantanın saplarını dikmeden önce etrafına kareli biye geçirdim.



Çantamız pek şirin oldu. Yaşıma uygun olmayacak ama gizli gizli kullansam mı diye düşünüyorum.

25 Temmuz 2013 Perşembe

Yeni Bir Eski T-Shirt Değerlendirmesi

Bu çocuklar ne kadar da inatçı oluyor. Dolaplar dolusu yeni kıyafet içinde gidip en eskisini ve küçülmüşünü bulup giyiyorlar.
Yine uzun uğraşlardan sonra benim ısrar etmekten pes ederek kesmekten başka çare bulamadığım bir t-shirt çanta oldu. Çocukların aşığı Ben-10 resimli sevgili t-shirt'ümüzün önceki halini ve nasıl kestiğimi de fotoğrafladım.




T-shirt'ü koltuk altından kestim. Kestiğim parçayı önce siyah bir kumaşın üzerine diktim. Sonra da bu kumaşı çantanın ön yüzü olacak şekilde aynu boyutlarda bir parçayla daha birleştirdim. Alt köşelerden aynı boyutlarda 2 adet üçgen dikerek tabanını oluşturdum. Saplarını da diktim. Astar çalışmadım.

Çanta bitince rengi gözüme bir çocuk için fazla ağır geldi. Bu havayı kırmak için beyaz iplikle ve zigzag dikişle çantanın her yanına süs dikişi yaptım.

Parka giderken kolaylıkla taşıyabileceği hafif bir çanta oldu.




20 Temmuz 2013 Cumartesi

Eski Erkek Gömleğinden Çocuk Bluzu

Burda'nın Mayıs 2010 sayısındaki tuniği görünce aklıma eşimin dolabında duran gömleği geldi. Çok eski değildi ama pek sık da giymiyordu. Yani bana göre olmaması kimse için bir kayıp sayılmazdı.


Önce ceplerini çıkardım, sonra tam koltuk altından kestim. Önünü arkasına getirip büzdüm. Üst tarafı için dergideki yaka kısmının kalıbını çıkardım. İki tarafı araya fisto koyarak birleştirdim. Aynı fistodan kollarına ve eteğine de diktim. En son da klasik gömlek düğmelerini çiçekli düğmelerle değiştirdim.



Gri renk çocuğa gitmez diye düşünmüştüm ama beyaz fisto ile birlikte oldukça güzel durdu.

12 Temmuz 2013 Cuma

Yeni Elbise

Bu sefer yeni aldığım bir kumaşla elbise diktim. Ama eski bir elbisenin büyütülmüş modelini. Kızım, geçen yıl aldığımız ve ancak birkaç defa giyebildiği elbisesini tatil valizine koymadan önce büyük bir hevesle giymeye teşebbüs ettiğinde sonuç hüsran oldu. Elbise küçülmüştü. Beden kısmı öyle daralmıştı ki ölümüne bir gayretle fermuarını kapattığımızda nefes alamayacak haldeydi. Çok üzüldü tabii.

Ben olaya hemen el koydum. Elbise, önü ve arkası üçer parçadan oluşan altı çan etek formunda bir modeldi. Yalnız parçaları birleştirirken aralara biye geçmişlerdi. Önce o biyeleri yapmasam da olur diye düşünerek tüm parçaların olduğu gibi kalıbını çıkardım. Sonra da birer cm ekleyerek genişlettim. Kumaşımı buna göre kestim. Dikmeden önce bir cesaret geldi, yeşil düz kumaşla aralarına biye geçirmeyi denedim. Gerçekte doğrusunun ne olduğunu bilmiyorm ama 2 cm genişliğinde yeşil kumaşımı kestim, aradan görünecek şekilde iki parça arasına diktim. Biraz oyaladı ama pek zorlandığımı söyleyemem. Sonradan yapsaydım daha iyi olurdu dediğim tek şey üst kısmına tela koymamak oldu. Giyince biraz kıvrılıyor ama acemilik işte olacak artık.




Kumaşla bütünlük olsun diye eskisinde beyaz kumaşla dikilen alt ve üst kısma yeşil kumaş ekledim. Tek farkı askılarını omuz kısmında hafifçe genişleyip sonra yine daralan şekilde yapmam oldu. Dikiş paylarını fazla bıraktım ki bir dahaki yıla da genişletme imkanım olsun. Eskisinin aynısının farklı rengi olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.

7 Temmuz 2013 Pazar

İlk Dikiş Makinem

Dikişle haşır neşir olduğumdan beri yazmam gereken bir yazıyı bugün yazmak istiyorum. İlk dikiş makinemi sizlere göstermek istiyorum ve bana geliş hikayesini. İşte benim kıymetlim ve hep öyle kalacak makinem:


Ne kadar başka bir zamandan gelme değil mi? Her baktığımda bir ağırlık, bir yaşanmışlık görüyorum. Sevgili makinemin bize geliş hikayesi annemin her şeyi tamir etmeye bayılan eşime "tavan arasında eski bir dikiş makinesi var, ayarlayabilir misin" diye sorması ve bizim makineyi alıp eve getirmemizle başladı. Benim uzaktan yakından dikişle hiçbir alakam yok. Öyle ki, eşim evde kurcalarken ve tamircilere taşırken bile bir kere merak edip bakmadım. Hep anneme verilecek emanet olarak gördüm. İpliğini geçirmeyi tamircilerden öğrendik. Eşimin uğraşları sonucu makine çalışır hale geldi. Kutusuna koyup kaldıracakken eşimin " bir deneseydin bari" demesiyle biraz da ilgisizliğimden utanarak makinenin başına geçtim ve pedalına var gücümle bastım. Bez makinenin iğnesi altında yıldırım hızıyla giderken ben korkudan ellerimi kaldırmış bakıyordum.

Derken önce hızını kontrol etmeyi öğrendim. Sonra onun tıkırtılarıyla tüm günün yorgunluğunun kaybolup gittiğini farkettim. Her gün küçük bir çocuğun merakıyla oturdum, her gün yeni bir şey öğrendim. Gittikçe günlük hayatımın vazgeçilmezi oldu .
Dikiş aşkımı borçlu olduğum makine. Kaç yıllık olduğunu merak ettim. Annem kendini bildiğinden beri evlerinin bir parçasıymış bu makine. En az 50 yıllık. Üzerindeki işlemeler, ağır kutusu, çıkardığı takur tukur sesler beni hep eski zamanlara götürüyor. Ben anneannemi resimleriyle karışık hayal meyal hatırlıyorum. Acaba torununun yıllar sonra bu makinenin başında olacağını bilse ne düşünürdü? Bitirdiğim her işten sonra mutlaka aklıma düşüyor, onun ruhuna dua ediyorum.

Şimdi yeni bir makinem var ama kıymetlim hala kutusunda duruyor. Sanki gözümden uzakta olursa ilhamımı kaybedecekmişim gibi hep yakınımda bir yerde.

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Askılı Elbiseden Tulum Yapımı

Havalar iyiden iyiye ısınınca tatil planları yapmak kaçınılmaz oldu. Benim planımdan ne olur ki. Tabii ne diksem diye düşünüyorum. Artık her akşam saat 22:00-24:00 arası benim dikiş saatim. Tıkır tıkır dikiyor, dünyayı unutuyorum. Kim bir şey söylemiş, kim yan bakmış, kim canımı sıkmış, makinenin tekdüze sesi ile aklımdan uçup gidiyor. Tek derdim neyi nasıl dikerim oluyor.
Yine böyle bir akşam büyük beden askılı bir penye elbiseyi aldım, tulum yapmaya karar verdim. Yine "olursa olur, olmazsa zaten giymediğim bir şeydi, temizlik bezi yaparım" mantığıyla.



Kızımın modelini beğendiğim penye bir şortunu ikiye katladım. Elbiseyi de ikiye katladım. Dikiş payı bırakarak aynı ölçülerde kestim.
Diktim. Üst bedenini de kızımın bedenine göre daraltıp diktim.

Her zamanki gibi resimlemek iş bittikten sonra aklıma geldiğinden yine tarif ederek anlatacağım. Şimdi elimde bir şort ve bir askılı bluz var. Yalnız bir sorun çıktı. Alt ve üst parçayı yerleştirdiğimde arada yaklaşık 7 cm'lik bir açıklık oluştu. Başka da kumaş yok. Ne yapsam diye düşünürken üst kısımda olan lacivert biyeler aklıma eşimin aynı renkteki bir t-şörtünü getirdi. Hala giyiyor ama şu an bana lazım olduğundan aldım makası elime, etek kısmından arada kalan açıklık kadarını kestim. İki kat olarak diktim. Şortla askılı bluzun arasına diktim. Arasına geniş lastik geçirdim. Askıların önde birleştiği yerlere evde bulduğum iki adet minik mavi gülü de ekledim. İşe yaramayan bir elbiseden güzel bir tulum çıkardım.