23 Temmuz 2014 Çarşamba

Şort Daraltma ve Süsleme

Geçen seferki şort daraltma işi o kadar pratik oldu ki hemen stoklarımdan yenisini çıkardım ve daralttım. Bu da hemen hemen aynı beden. Rengi mor. Daraltmanın detaylarını burada uzun uzun anlattığımdan şortun son görünümünü veriyorum.

Daraltmayı aynı şekilde yaptım. Öncekinden daha kısa sürede bitti.
Gelelim bu postun esas konusuna... Şortun rengi yukarıda özellikle belirttiğimden belli, pek kullanmadığım mor . Burada da dikiş bitti ama benim pek içime sinmedi. Aklıma biraz süsleyerek mor rengini biraz dağıtmak geldi. Beyaz iple dikiş makinesindeki süs dikişlerinden birini seçtim. Ön ve arka cep kenarlarını diktim.

Arka cebi söküp dikmek zor geldiğinden doğrudan üstünden diktim. Cebi kapattım.


Bu da dikişin yakından görünümü.

Böylesi daha bir içime sindi. Hepinize sevgiler...

22 Temmuz 2014 Salı

Şort Daraltma

Haftaya bayramla birlikte tatile çıkıyoruz. Tatili çok sevmekle birlikte valiz hazırlamak, buzdolabını boşaltmak gibi işler çok zor geliyor. Son güne sıkıştırmadan yavaş yavaş yapmaya çalışıyorum. Tabii tatil hazırlıklarının en güzeli dikişler. Bir haftadır ufak tefek tadilat işleriyle uğraşıyorum. Paçası kısalan pantolonlar şort oluyor, daraltılacaklar daraltılıyor. (Çok şükür genişletme işi yapmıyorum). Yıllardır düzeltilmeyi bekleyen kıyafetleri mümkün olduğu kadar bitirmeyi planlıyorum. Çünkü bunlar gereksiz yere yer kaplıyor. Çoğunun kumaşları çok güzel olduğundan vermeye de kıyamıyorum. Tatile gitmeden zaman bulamıyorum, dönüşte de şehirde giyeceğim şeyleri dikmek daha cazip geldiğinden bir sonraki seneye erteliyorum. Böylece yıllar geçiyor.
İşte hafta sonu şeytanın bacağını kırdım ve başladım bunları azaltmaya. Hafta sonuna iki tane şort daralttım, iki pantolon paçası kesip birini eşime birini oğluma şort yaptım, bir de bluz diktim. Bluzun resimlerini çekemediğimden sonraya kaldı. Diğerleri de çok basit işlerdi. Ama şortu resimledim. Ne yaptık bir bakalım...

Bu şort 3-4 yıl önce, benim dikişe başladığım dönemde annemin verdiği büyük beden bir şorttu. O zamanlar yeni kumaş almaya cesaret edemediğimden böyle dolabın köşesine atılmış, ziyan edilse kimsenin farkına varmayacağı ama bayağı büyük beden kıyafetlerle çalışıyordum.
Ben 38 giyerken şort 44 falan var herhalde. Kumaşı tam yazlık ketene benzer bir kumaş.


Daha önce de şortu daraltmak için teşebbüste bulunmuştum ama evdeki şortlarımla kalıpları tamamen farklı olduğundan tembellik edip bırakmıştım. Bunu da üzerlerine çizilmiş sabun izlerini görünce hatırladım. Şimdi daha akıllıca davrandım ve önce Burda Haziran 2011 sayısındaki 111 model numaralı şort kalıbını çıkardım. Şortun esas modeli önden pensli ve gizli fermuarlıydı. Yaz sıcağında fermuarlı giymenin  pek rahat olmayacağını düşündüm. Üstelik birkaç gün giyeceğim bir kıyafet için fermuar dikmeye harcayacağım zamana acıdım. Penslerini dikmeden belini lastikli yapmaya karar verdim. Şortun yanları cepliydi, güzel duruyordu. O yüzden ceplerini olduğu gibi bırakmak için dikişlerine hiç dokunmadım.
Şortun bayağı büyük beden olmasının avantajını sonuna kadar kullandım. Dikişleri sökmekle hiiiiiç uğraşmadım. Aldım elime makası, kestim gitti. Önce bel bandını kesip çıkardım, güzelce ütüledim. Sonra yan dikişlerine dokunmadan ön ve arka dikişlerini ve bacak dikişlerini kestim.


Patronumu üzerine yayarak yan dikişlere dokunmadan işaretledim. Patronu yerleştirirken hem bel kısmının, hem de paçalarının aynı hizaya gelmesine dikkat ettim. Bu resimde şortun genişliği daha güzel görünüyor. Sonra da çizdiğim yerlerden diktim.


Bacak arası dikişlerini diktikten sonra iki paçayı iç içe geçirerek diktim. Bu yöntemi daha önce duymuş ama hiç denememiştim. İlk defa yaptım. gerçekten çok pratikmiş. Bundan sonra hep bu yöntemi uygulayacağım.


Şortun daraltması bittikten sonra dikiş yerlerinden ütüledim, kenarlarına sürfile geçtim. Paçalarını aynı hizaya getirdiğim için paça dikişine de gerek kalmadı. Kalıp çok güzelmiş. tam bedenime oturdu.


Bel bandını, lastiğine bile dokunmadan bel ölçüme göre daraltarak şorta geçirdim ve diktim.


İşte mutlu son.

Şortum yepyeni olarak giyilmeye hazır bir şekilde karşımda duruyor. Hem gardropta işe yaramayan ve yer kaplayan bir giysiden kurtuldum, hem de bir saat içinde sıfır maliyetle yepyeni bir şortum oldu.

15 Temmuz 2014 Salı

Çok Bölmeli Saksım

Merhabalar... Sıcakların bunalttığı bugünlerde bir yandan tatilin hayalini kurarken bir yandan da kendimi zorlayarak bir şeyler yapmak için uğraşıyorum. Zorlamaktan kastım sadece masa başına oturmak. Sonra arkası geliyor. Boş boş oturmak bana iyi gelmiyor. Kayınvalidem "uyku uykunu mayasıdır" der. Gerçekten de insan miskinliğe başlayınca bir daha kalkması çok zor oluyor. Bundan zevk alanlara sözüm yok ama ben bu şekilde mutlu olanlardan değilim.
Elimde yaptığım birkaç iş var. Daha çok tatil öncesi pantolondan şort yapma, tadilat, vs gibi işler. Sizlerin işe yarayacağını umduklarımı resimler resimlemez yayınlayacağım.
Bugünün konusu ise benim geçen yıl boyadığım ama kullanıma bu yaz geçirebildiğim saksım. Kapadokya gezisinde topraktan yapılma bir saksı olarak tanıştık kendisiyle. Ve yüzü sirke satan sahibiyle. Çok fazla bir fiyat istedi. Saksı çok hoşuma gitmekle beraber parası fazlaydı. Daha da önemlisi satıcı öyle aksiydi ki ona para kazandırmak istemedim. Kafamda bir yandan "bir daha nereden geleceğim buralara, al gitsin, sonra pişman olursun" ile "bu adama para verilir mi, bir kovmadığı kaldı" fikirleri çarpışırken baktım saksının bir gözü kırık. Sırf adamı zora sokmak için kırığı gösterip arkamı döndüm. Malının kusurunu gören adamın bir anda bana yarı fiyatına satmak için girdiği haller görülmeye değerdi doğrusu. Eski Türk filmlerindeki Ali Şen misali beni kandırmak için birden Şirin Baba'ya dönüştü. Adam ne bilsin ki ben kafamda onu alçıyla yeniden kaplayıp yenilemenin planını çoktan yapmışım. Biraz nazlanıp aldım saksıyı.
Eve geldiğimde işe öyle bir girdim ki yapılış aşamalarını resimlemek aklıma bile gelmedi. Zaten bu işlere az biraz bulaşmış olanlar hemen anlayacaktır. Şöyle anlatayım:
Önce küçük boy bir saksı bulup içten o bölmeye yerleştirdim. Sonra alçıyı suyla harç haline getirip saksının dışını kapladım. Dışını plastik bir kapağı mala gibi kullanarak düzelttim. İyice kuruttum. Kuruyunca içteki saksı kendiliğinden çıktı zaten.
Sonra boyamaya geçtim. Kafamda belli bir renk yoktu. Sadece bordo, vişne rengi gibi renkler yakın geldi. Elimdeki boyaları rastgele karıştırırken bu rengi buldum. "İşte bu" diyerek boyamaya başladım. Boyama bittiğinde rengi gözüme soluk geldi. Birkaç gün dekupaj, eskitme gibi seçenekleri düşündükten sonra yalnızca bölmelerini beyaz noktalarla süslemekte karar kıldım. Son olarak da içini dışını yat verniği ile vernikledim. Kırık bölmesinin ne kadar sağlam olduğundan emin olmadığım için o bölgeye biraz daha fazla vernik kullandım.

Resimlemek için niye bu yazı beklediğime gelince... Saksım biter bitmez her bölmesine çilek ektim. Biraz canlansın da resmi güzel çıksın diye beklerken hepsi kurudu. Sonra araya tatil girdi, hava soğudu derken saksı depoya kaldırıldı. Yeni evimi yerleştirirken elime geçti. Yaz başı olduğu için hemen ortasına begonyaları, yanlarına petunyaları diktim. Coştukça coştu. Bana da büyük bir zevkle seyretmesi düştü.





Resimlemek için niye bu yazı beklediğime gelince... Saksım biter bitmez her bölmesine çilek ektim. Biraz canlansın da resmi güzel çıksın diye beklerken hepsi kurudu. Sonra araya tatil girdi, hava soğudu derken saksı depoya kaldırıldı. Yeni evimi yerleştirirken elime geçti. Yaz başı olduğu için hemen ortasına begonyaları, yanlarına petunyaları diktim. Coştukça coştu. Bana da büyük bir zevkle seyretmesi düştü.

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Kapı Önü Gazeteliği

Bu kutuyu taşınmadan önce boyadım. Yeni evimin kapısında konuklarımı benim zevkimi taşıyan bir eşya karşılasın istedim. Kutunun ham hali çok hoşuma gitmişti. Hiç düşünmeden aldım. Önce üzerindeki deliklerden kurdele geçirip ortasından fiyonk yapmayı hayal ettim. Ama bir anda böyle bir şey çıktı ortaya. Adeta kutu kendi kendini belirledi. Resimleri eva süngerle kabarttım. Zamanım olsaydı koyu renk yerlerini yat verniği ile vernikleyebilirdim ama ortada toplanmayı bekleyen koliler dururken parlak spray vernikle vernikledim.



8 Temmuz 2014 Salı

Dikiş Çöpü Kutum

Boyamalara başlamışken bir yıldır benimle birlikte dikiş masamda duran ve boyanmayı bekleyen konserve kutusunu da boyadım. Arada kaynamış, yayınlamayı unutmuşum ve taslak olarak kalmış. Malum dikiş dağınık bir iş. Etrafta çöp kutusu olmazsa halimiz harap. Her yer iplik dolar. O nedenle dikiş çöpümü yanımdan hiç ayırmam. Üzerindeki bezelye resimleri beni rahatsız ediyordu. Hemencecik boyayıverdim. Dikiş perilerimi de üzerine yapıştırdım. Parlak spray vernikle vernikledim.