31 Aralık 2014 Çarşamba

Benim Penceremden

Aslında 2014'ün bu son gününde bambaşka şeyler yazmak ve yeni yılınızı kutlamaktı niyetim. Şu son 30 saattir yağmakta olan kar olmasaydı. Beni benden aldı resmen. nazlı nazlı tertemiz yağıyor. gündüz işyerimden, gece evimden seyrettim, durdum. Sonra da sizlerle paylaşmak istedim.


İnsanlığa bundan daha güzel bir yeni yıl hediyesi olabilir mi? Yüce Allah bize "bakın ben herşeyi temizledim. Her yer bembeyaz oldu. Artık siz de her şeye yeniden başlayın" diyor sanki. Beyaz sayfa açmamıza bile gerek yok. Çünkü önümüz arkamız, her yer bembeyaz.


Hayatımızı güzelleştirmek için neler üretiyoruz. Oysa ki bizim yaptıklarımız şu anda camdan gördüklerimin yanında kocaman bir hiç gibi. Camdan bakmak bile mutlu olmak, hayatı sevmek için yeterli aslında.



Şu yağan kar her yeri temizlediği gibi içimizi de temizlesin. Mutsuzluklarımız, kırgınlıklarımız, öfke ve umutsuzluklarımız karlar gibi erisin gitsin. Yeni yıl bize "her şey çok daha güzel olacak" dileğiyle gelsin.


Hepimize mutlu yıllar.









29 Aralık 2014 Pazartesi

Yeni Elbise

Herkese Merhabalar!
Yorucu bir hafta sonundan sonra sizlere yeni diktiğim elbisemi göstermek için geldim. Yazın Bandırma Pazarı'ndan aldığım kumaşlarımdan biri daha bitti.


Üstelik iki defa da görücüye çıktı. Artık kendi diktiğim kıyafetleri daha fazla giyiyorum. Hem de iddialı ortamlarda. Bu elbisemi de erkek kardeşimin geçen haftaki söz kesilmesinde giydim. Neredeyse 60 kişinin önünde . Üstelik çoğunluğunu ilk defa gördüm. Aslında uygun bir elbise almak için iki defa çarşıyı talan ettim ama basit yünlü elbiseler ya da silme boncuk işli elbiseler dışında pek bir şey bulamadım. İstediğim sade ama şık bir elbiseydi. Kumaşımı zaten çıkarmıştım. Rengi bordo-mürdüm arası bir şeydi ve yazdan beri gözüm ondaydı. Kumaşı krepe benziyor. Ben de üst tarafı üzerime oturan, etek kısmı hafif çan etek gibi olan bir elbise hayal ettim. Belli bir kalıp kullanmadım.

26 Aralık 2014 Cuma

Bizim Burada İşler Böyle Yürür

herkese merhaba,
Yeni yayın gireyim ama önce nette şöyle bir gezeyim derken daha bir çok güzel yazı ile birlikte bu yazıyı  gördüm, paylaşmadan edemedim. Herkese mutlu hafta sonları
Bizim Burada İşler Böyle Yürür
maymun işte!

Bir kafesimiz var, içinde de beş maymun. Kafeste hayatta kalmaları için yetecek miktarda ancak lezzetsiz yemek ve biraz da su. Kafesin tavanından ise iple sarkıtılan bir salkım muz, hemen altında da muzlara ulaşmak için kurulu bir merdiven.
Muzu gören ilk maymun merdivenlerden çıkmaya başlıyor; tam alacağı anda, dışarıdan hortumla fışkırtılan buz gibi bir soğuk suya maruz kalıyor ve tek bir muz alamadan merdivenlerden yere düşüyor. Üstelik sadece o değil, aşağıdaki diğer dört maymun da sırılsıklam olup üşümeye başlıyor.
Sonradan denemeyi yapan diğer maymunların başına gelen de aynı. Şiddetle püskürtülen buz gibi bir su. Artık kimse muzlara ulaşmak için merdivenlere dahi yaklaşmaz oluyor.
Bu aşamada, içerideki maymunlardan biri kafesin dışana alınıp, hiçbir şeyden haberi olmayan yeni bir maymun içeri konuluyor. Yeni gelen muzu gördüğü gibi merdivenlere yöneliyor ancak bu defa soğuk su püskürtülmeye başlamadan diğer dört maymun tarafından güzelce bir dayak yiyor. 

1 Aralık 2014 Pazartesi

Terzi Yamağı Baykuş ve Arkadaşı













Bu benim yeni yamağım. Terzi yamağının yamağı yani. Yeni doğdu ve daha adını koyamadım. Kanatlarını sıkı sıkı kapatmış ne saklıyor dersiniz?  İçinde sakladığı şeyler de benim iğnelerim, sabunum, makasım ve masamda darmadağın duran malzemelerim. İşte kanatlarını açıyor:















Kışın bu kasvetli günlerinde ne yapsam diye düşünüp gecenin birinde pinterestte dolaşırken bu sevimli baykuşu buldum. Aslında kumandalık olarak yapılmış ama ben bunu masamın üzerinde dağınık duran malzemelerimi toparlamak için yapmak istedim. Bu model birçok sitede yer alıyor. Renk renk yapılmış. ben de evdeki artık kumaşlarımı döktüm ortaya, başladım ne yapsam diye düşünmeye. Daha önce kırkyama çalışmalarına şöyle bir göz atmışlığım vardı ama o güzel görüntünün çıkması için desen ayarlamanın bu kadar zor olacağını hiç tahmin etmemiştim. Öyle hassas bir şey ki çıkan ürün çok zevksiz uyumsuz da olabilir, göze çok hoş da görünebilir.      

24 Kasım 2014 Pazartesi

Yünlü Çiçekli Elbise

Herkese Merhaba,
Geçen hafta diktiğim elbisemi fotoğraflayıp yayınlamak bugüne kısmet oldu. Bu aralar biraz tembellik ediyorum. Kafamda bir sürü şey uçuşuyor ama elim kolum kalkmıyor. Havaların erken kararmasına, evdeki ve işteki yoğunluğa kendimi kaptırdım gidiyorum. Koşturup duruyor ama sanki hiç yol alamıyor gibiyim. Umarım bir an önce geçer, çünkü bu halimden hiç memnun değilim.

Bu elbisemin kumaşını geçen yıl Ankara Bursa Kumaş Pazarından almıştım. Kalın penye gibi bir kumaşı var. Ben dikene kadar hava ısındı, dikmesi bu yıla kaldı.
Geçen akşam pantolonluk kumaşlarıma bakarken birden gözüme çarptı, canlı görünümüne kapılıp hemen aldım ve ortaya bu elbise çıkıverdi.


Kalıp olarak kalın penyeden yapılmış başka bir elbisemi kullandım. Beni hiç yormadı. 

20 Kasım 2014 Perşembe

Yaşama Sevinci Bu Olmalı

Çoğumuzun robotlar gibi evden işe işten eve koşturup durduğu, hepimizin her şeyden şikayet ettiği, her şeyi hazır almaya alıştığımız bir dünyada sevgili mutlu anneler babalar mutlu cocuklar bloğunda gördüğüm resim bana vay be dedirtti. Şikayetlerimden utandım. Herkesi kendine getirmesi ve azıcık düşündürmesi dileğiyle...

11 Kasım 2014 Salı

Pantolon Mevsimi

Havalar serinledi ve saatler alındı ya artık benim için kara kış geldi. Mecburi pantolon mevsimi de. Zaten hemen üşüyen bir yapım var, işim gereği de pantolon giymem daha uygun olunca dikiş makineme hakim olmaya başladığım günlerde direk  “ben pantolon dikmeliyim” diye hedefimi belirledim. Öyle ya yılda toplasan 20 kere etek-elbise giymem. Düşük bel diye bir şey çıkardılar, belimi çeke çeke bir hal olmuşum. Pantolonlarımı dikmezsem mendil dikmeye mi aldım bu makineyi? Etrafta herkes hevesimi kırmaya çalıştı, yok yapamazsın, terziler bile pantolonu zor diker diye. Ben ne formüller çözmüş, koca fabrika projeleri yapmışım, çizilmiş kumaşı dikmeyi mi beceremeyeceğim diye her şeye kulaklarımı tıkadım ve böylece pantolonlarımı dikmeye başladım. You tube'un yardımını inkar edemem ama öyle pek bir numarası da yokmuş.
Bu pantolonumu iki yıl önce diktim ve neredeyse artık eskittim. Hiç yayınlamadığımı fark ettim. Sonbaharın tüm güzelliğini sizlerle paylaşmak için de bahane yarattım ve resimledim. Bu sezon yine birkaç tane dikmek istiyorum. Sandıkta kumaş olarak kalacağına üstümde dursun. O zaman özellikle fermuar dikişini anlatacağım. Çünkü çok pratik bir yolunu buldum netten. Bu yıl nedense biraz daha üzerime oturuyor. Yaz boyu dolapta dura dura çekmiş olmalı. Diğer kıyafetlerim de ona özenmiş, hepsi direnişte. Kalçamı göbeğimi göstermek için uğraşıp duruyorlar.


Bu pantolonumu genelde dar t-shirt-hırka ile giymeyi tercih ediyorum. Modeli Nisan 2011 Burda’sından ve benim başucu dergim. Hala ne dikeyim diye ilk ona bakıyorum. Model numarası 131.

10 Kasım 2014 Pazartesi





Saygıyla ve özlemle anıyoruz.

7 Kasım 2014 Cuma

Bir Kitap Tavsiyesi





Okumayı öğrendiğim günden bu yana hep okurum. Her konuda okurum. En yoğun dönemlerimde bile sabah ofiste çayımı içip ayılmaya çalışırken birkaç sayfa da olsa okurum. İlgimi çeken bir çok kitap oldu ama şimdi anlatacağım kitap kadar beni şaşırtanı hiç olmadı. Kitabı kardeşim tavsiye etti ki o da çok okur ve onun tavsiyelerinden hiç hayal kırıklığına uğramadım. Kitabı bana anlatırken “ ben böyle bir şey okumadım” demesi koşa koşa kitabı alıp okumama neden oldu.
İncognito-Beynin Gizli Hayatı bir nöroloji uzmanı tarafından yazılmış bir kitap. “Bir Ben Var Bende Benden İçeri” şeklinde özetlenebilir. Okuması çok kolay değil. Yani güzel diye birkaç günde bitiremiyorsunuz. Bazen aynı sayfayı birkaç kere döne döne okumanız, sindirmeniz gerekiyor ki ilerleyebilesiniz. Kitabına göre günde 150-200 sayfa okuyabilen ben, günde 20 sayfadan fazla okuyamadım. Bu bile beyni fazlasıyla yoruyor.
Kitap bittiğinde “nasıl yani” diye bayağı bir düşünüyorsunuz. Mesela aynı gene sahip olan insanların cinayete diğerlerinden daha meyilli olduklarını söylüyor ve akıl sağlığı yerinde olmayanların işlediği suçlardan muaf olması gibi bunların da istemeden zaten suça meyilli olduklarını söylüyor. Dahası bu insanların uygun tedavilerle normale dönebileceklerini ispatlayarak gelecekte hapishanelerin yerini gen tedavi merkezlerinin alması gerektiğini söylüyor.




İnsan vücudunun gizemlerini çözmeye meraklıysanız ve beyninizi zorlayabilecek bir dönemdeyseniz (yoğun olduğunuz bir dönemde sakın okumayın) bu kitap tam size göre.

28 Ekim 2014 Salı

En Güzel Kırmızı En Güzel Beyaz Etkinliği Gömleğim

Herkese Merhaba,
Bu yıl geçen sene imrenerek izlediğim ama bir türlü katılamadığım Sevgili İrem Hanım'ın Cumhuriyet Bayramı etkinliği'ne katılıyorum.


Sewing Blouse With Painted Fabric

Bu etkinlikte herkes kırmızı veya beyaz kendi diktiği veya yaptığı ne varsa sergileyecek. Ben genellikle düzenli çalışmayı severim. Ama son tarihi belli olan işlerde bir gerginlik hissediyorum. Ya çok yorgun oluyorum, ya bir şeyler ters gidiyor. İyi ki öğrenciyken böyle değildim yoksa üniversiteyi zor bitirirdim.
Bu etkinlik de böyle oldu. katılmayı çok istiyorum ama bir türlü işe başlayamıyorum. Tabii bunların normal insanları vazgeçirecek nedenleri de var. Bir kere bulunduğum yerde öyle gidip de kumaş alabileceğim bir yer yok. Kumaşlarımı genellikle Ankara'dan alıp stokluyorum. Renkli giymeyi çok severim ama kırmızı bunların içinde kesinlikle değil. Misal annem bayılır." Kırmızı olsun da 3 kuruş fazla olsun" diyenlerden. Ben ne zaman ona özenip kırmızı bir şey alsam dolapta sürünür, zorlanıp giysem kendimi rahatsız hissederim.
Sonuç olarak kırmızı dikmek istemiyorum. Düz beyaz da çok sıradan. Zaten kumaşım da yok. Yaratmaya karar verdim. Nasıl mı? Önce eşinin dolabından bir gömlek aşırırsın, o da yetmez bir de onu boyarsın...

23 Ekim 2014 Perşembe

Erkek Gömleğinden Yeni Bir bluz

Herkese Merhaba,
Havalar soğudu, okullar açıldı derken her zaman olduğu gibi sonbahar yoğun ve kasvetli geçiyor. Öyle ki gece ancak 23:00'ten sona el ayak çekilince bir oh diyebiliyorum. Saat geç olsa da mutlaka bir şeyler yapıyorum aslında ama havaların erken kararması ve soğuk olması yaptıklarımı resimlememe engel oluyor. Zaten pek fotoğraf çektirmesini sevmem, bir de yaptıklarımı giyip resmimi çekecek birini bulmak çok zor. Bulduğum da bir iki poz çektikten sonra sıkılıyor. Hele bir de bulanık çekmişse, ışık tam gelmemişse yeniden mümkün değil çekmiyorlar. Dün de aynı şey oldu. Tam bir daha çekseniz derken herkes işim var diye kaçtı, elimde makine ile kala kaldım. Yeniden ikna etmem kimbilir ne kadar sürecek. Ben de elimdeki resimlerle idare ettim çaresiz.

Yine bir gömlek dönüştürdüm. Bu erkek gömleklerinin kumaşları genelde çok kaliteli oluyor ama makineden mi yoksa kullandıkları malzemeden mi bilmem yakaları çabuk bozuluyor. Eskiden yepyeni gömlek boşa gitti diye düşünüyordum, şimdi kesecek bir şey çıktı diye seviniyorum. Evdeki o kadar kumaşa rağmen eşimin gömleklerini gözleyip duruyorum. Ne zamandır gözüm bu gömlekteydi. Rengi çok hoş bir krem rengi. Önceki hali böyleydi.


Bu da sonraki hali:


3 Ekim 2014 Cuma

Önden Bağlamalı Bluz

Herkese merhaba,
Bu bluzumu geçen hafta diktim. Yine yeni aldığım kumaşlardan. Sanırım dolaba kaldırmadan hepsini dikeceğim. Bu yıl gözüm hep önden bağlamalı bluzlere takılıyordu. Bir tane de ben diktim. Kumaş krep cinsi sanırım. Dikerken kayma olmadı, gayet rahat diktim. Evdeki bir bluzumu kalıp olarak kullandım. Kalıpta pens yoktu, ben de yapmadım. Şimdilik böyle hoşuma gitti. Belki sonra yapabilirim.
Önden Bağlamalı Bluz

Yakasını uzunca diktiğim bir şeritle temizledim. Ayrıca pervaza gerek kalmadı. Şeridin kalanını da önden bağladım. Kollarını da yine kestiğim şeridi geçirerek yaptım. Çünkü kumaşım uzunca bir kol yapmama engel oldu. Parça kumaş almak iyi güzel de modeller hep eldeki parçanın miktarına göre değişime uğruyor. Ama ne yapalım, bizde fikir çok nasılsa.


Tek olarak giymek de hoşuma gitti ama siyah ceketle sanki daha bir güzel oldu. 


Bu da bayramdan önceki son dikişim olur sanırım. Aslında içim gidiyor makinenin başına oturmak için. Dün akşam da bir kaç şey kesip biçtim arada fırsatım olursa dikeyim diye ama bilemiyorum. 
Bu bluz bayramlık olur mu? Olabilir. Giyeceğimi  kafamda ayarlamıştım ama kendi diktiğimi giymenin keyfini düşünmek de aklımı çeliyor doğrusu.
Hepinize, sevdiklerinizle birlikte  mutlu bayramlar diliyorum. Bayramdan sonra görüşmek üzere...

25 Eylül 2014 Perşembe

Şipşak Ceket

Merhaba,
Bandırma pazarından aldığım kumaşlardan birisini daha bitirdim. Başlıktaki ceket sözüne takılmayın, Dikişi basit olsa da görünüş itibariyle cekete benzediğinden ceket demekten kendimi alamadım. Ceket görünümlü bluz demek belki daha doğru olur aslında. İsmi ne olursa olsun ben bu iki saatte bitiveren giysimi çok beğendim. Çok rahat, yarı resmi. Benim işim gibi "şık olsanız fazla kaçar ama o kadar da salaş giymemek lazım " ortamlar için bence ideal. Biraz uzun olabilirdi ama kumaşım bu kadardı. Böyle oldu.
Kimono Ceket Dikimi

22 Eylül 2014 Pazartesi

Yeni Kumaşlarım ve Çok Kolay Dantel Bluz

Herkese merhaba!
Yazın sonlarına doğru artan telaşımıza bir de okul telaşı eklendi artık gecemiz gündüzümüze karıştı. Pek boş durduğum söylenemez ama yaptıklarım çoğunlukla kitap kaplama, okul pantolonu paçası yapma gibi şeyler olunca paylaşacak şeyler azaldı. Bitirdiklerim de akşamların daha erken olmasından ve fotoğrafçımın okula gidip geç gelmesinden dolayı resimlenemeden duruyor. Tek fotoğrafını çekebildiğim kızıma diktiğim dantel bluz oldu. Kumaşını Bandırma Pazartesi Pazarı'ndaki kumaşçılardan aldım. Yıllardır yazlarımı o taraflarda geçirmeme rağmen adını ilk defa kendindik.com'dan sevgili İrem Hanım'ın kumaş pazarları haritası sayesinde duydum. Çok büyük olmasa bile benim Bursa Kumaş Pazarı'ndan başka gördüğüm tek yer olunca bayıldım. Aklıma ne geldiyse aldım. 
İsterdim ki oraların resmini çekeyim ama çoook sonra aklıma geldi. 
Şimdi düşünüyorum da ben minik bir semt pazarının bir köşesindeki birkaç tezgahta kendimi kaybettiysem, kimbilir Kadıköy kumaş pazarında ne yaparım diye. Komik belki ama en büyük hayalim orayı görmek oldu. Kumaşların olması tabii önemli ama daha çok oralarda kendime benzeyen insanlar görünce kendimi daha iyi hissediyorum. Ne yapıp edip orayı da görmek istiyorum. 
Aldığım kumaşları şöyle bir toplayıp resmini çekeyim, dedim, Ancak bu zamanı buldu. Gecenin ikisinde uykum kaçınca dizdim kumaşlarımı, artık bulabildiğim ışıkta çektim. İşte aldıklarım:
Fisto, süs, vs





Şifonlarım


Dantellerim
Kumaştan çok dantel, fisto gibi şeyler ilgimi çekti. Çünkü bunları bulmak imkansız gibi buralarda. 
Aldıklarımın parçası genelde 1,5-2,0 TL arasında değişiyordu. Benim aldığım kumaşların en ucuzu 5-6 TL olunca öyle bir daldm ki kumaşlara, çıkarana aşkolsun.
Ama insanoğlu'na iyilik yaramıyor tabii. Bir iki tezgahta parçası 2 TL olan kumaşlara balıklama atladım. Üçüncü tezgahta hemen pazarlığa başladım "2 lira çok 1,5'tan ver" diye.
Bu alışverişimden ilk dikişim, Kızıma dantel bluz oldu. Geçen akşam yorgun argın otururken, bir yandan da aklımdan bir şu makinenin başına geçsem diye geçiriyorum. O sırada kızım benden dantel bluz dikmemi istedi. Tam istediğim gibi bir iş. Hem kısa sürecek, hem de hiç dikmediğim dantelin nasıl dikildiğini göreceğim. Kalıp olarak sevdiği bir t-şhirt'ünü kullandım. Hemen kestim, diktim. Kollarını ve eteğini bastırdım. İlk defa dantel diktiğimden biraz tedirgindim. Normal kalınlıkta iğne ile sürekli iplik koptu. İnce iğneyi takınca sorun olmadı ve çok kolay bir dikiş oldu.
Tek merak ettiğim,ben omuz düşüklüğünü dikkate alarak omuz üzerinden kestim. Kesmesem de omuz dikişi olmasa daha iyi mi olurdu diye düşünüyorum. Fikirlerinizi bekliyorum.
Hepinize mutlu haftalar...




5 Eylül 2014 Cuma

Bir Kumaş, Üç Kombin

Merhaba,
Bu pijama pantolonu geçen yıl dikmiştim. Kumaşı tiril tiril. Ütü istemiyor. Üstelik ince olmasına rağmen dikişi de çok zorlamadı. Daha ne olsun. Tam yaz sıcaklarına göre. Kalıp olarak evde bulunan bir pantolonumu kullandım. Beli lastikli olduğu için kalçadan itibaren biraz geniş kestim. Kumaşı çok ince olduğundan evdeki ince bir penyeden içine şort boyunda astar yaptım.
O kadar çok giydim ki üzerimde parçalanması yakındır. Valla evdeki pijamamdan daha rahat. Kumaş çok renkli olduğundan üzerine siyah giymeyi tercih ediyorum.


Ve bu da bluzu. Aslında Ramazan ayında dikmiş ve bu yazıyı da yayınlamak üzere kaydetmiştim. Ama taslak olarak kaldı. Yayınlamak bugüne kısmet oldu.  Kumaştan öyle memnun kaldım ki bu yıl parça kumaşların arasında görünce bir de bluzunu dikmek istedim. Önce kalıp çıkararak ince ince uğraşsam mı derken aldım elime benzer bir bluzu kestim gitti. Tüm dikişi 2 saat falan sürdü. Yaka kısmını içten pervaz dikerek yaptım. Yaka ucundan kıvrılma olmasın diye ince bir dikiş çektim.

Sonra da pantolonu ile bluzunu birlikte giydim. Beline kemer takarak tuluma benzetmeye çalıştım. Kumaşın karmaşık deseninden olacak beni kısa ve şişman gösterdi. Aslında dal gibi ince ve uzunumdur ama kumaş böyle gösterdi işte. Pek bu şekilde kullanacağımı sanmıyorum. Ama düz kumaşlarda güzel olabilir diye düşünüyorum.

Böylece bu kumaşın her şeyinden faydalandı. Kalan ufak parça da kızıma saç bandı olacak. Herkese mutlu hafta sonları...

2 Eylül 2014 Salı

Tatil Bitti İş Başına


Takvimlere göre çok uzun, bana göre ise pek kısa gelen tatil bitti. Ramazan, bayram ve sonrasında senelik izin bir aya yaklaştı. Geleli bir hafta oldu ama hala aklım orada kaldı. Artık güzelim manzaraya gözlerimi açmak yerine fotoğraflarıyla avunacağım.
Tatilde teknolojiyle ilişkimi cep telefonuyla sınırladım. Bu nedenle yazı yazmak şöyle dursun, bilgisayarın yüzünü bile görmedim. Günlerim deniz kenarında sabah yürüyüşleri ile başladı. Uzun bir kahvaltı, sonrasında eskisi gibi kağıdından aça aça okuduğum gazetemle devam etti. Ufak tefek işlerin bitiminde deniz, güneş keyfi. Akşam yemekleri ve çay bahçesi ile günü tamamlama. Ne kadar basit, bir o kadar da huzurlu. Ailelerimiz de yanımızda olduğundan her anı kalabalık, gürültülü patırtılı ama güzel.
Vee dönüş. Ramazan dolayısıyla askıya alınan işlere bir de bir ayın tozu eklenince evin hali harap. Önce çamaşırları mı yıkasam, olmaz önce balkonlar yıkanacak. Yok önce bir yemek pişireyim de diğerlerine sonra bakayım bocalaması ile zavallı tatilden dönen ben... Ben daha üç gün önce kızgın kumlardan serin sulara atlıyordum. Şu halime bak.

Neyse dönüşün güzel tarafları da var. Biberlerini çiçekli, domateslerini yeşil bıraktığım bahçem. Bir döndüm hepsi coşmuş.



Coşmuş da bunları kim hazırlayacak. Tabii ki ben. Bu dönemde kendimi hep karınca gibi hissederim. Yazın sonlarının tadını çıkarmak lazım ama bunun bir de kışı var.
Biberler kavrulup domateslerle konserve olacak. Bunlar ilk parti. Topladıkça kavuruyorum. İki yıl sonra açtığım kavanozlarım var. Hepsi de mis gibi kokuyor. Kış günü enfes menemenler, saç kavurmalar ve aklınıza gelecek tüm yemekler için ideal.
Dolmalık biberler doldurulacak. Bir kısmı pişirilecek, bir kısmı poşetlenip dondurulacak. Kışa hazır yemek olacak. Hazırlaması zaman alıyor ama kışın yorgun argın eve geldiğimde bunları beş dakikada salçalı suya atıp pişirmek. İşte o da bu yorgunluğa değiyor.

















Daha patlıcanlar karnıyarık yapılacak. Hooooop gene derin dondurucuya. Kış günü mis gibi biberli domatesli patlıcanlar...

Son olarak da bana büyük sürpriz yapan açelyalarım. Taşınırken kesin ölür diye düşünmüş ama bırakmaya da gönlüm razı olmadığından üç saksıyı birleştirip tek saksıda getirmiştim. Döndüğümde gözlerime inanamadım. Binbir emekle her kış ancak bir iki çiçek açan açelyam ağustos günü tomurcuklarla dolmuştu. Yorgun günlerimin akşamında onu seyretmek en büyük zevkim bu aralar...


Bu arada tatilde aldığım kumaşlar da bir sonraki yazının konusu. Dayanamayıp dikmeye başlarım diye korktuğumdan yıkamak için ortaya çıkaramadım bile. Hele işler bir bitsin onlara da sıra gelecek. Çok çalışmak lazım çooooook... Şimdilik sizlerin diktiği güzellikleri seyrediyor, kendi kumaşlarımın hayalini kuruyorum. Hepinize mutlu günler.

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Şort Daraltma ve Süsleme

Geçen seferki şort daraltma işi o kadar pratik oldu ki hemen stoklarımdan yenisini çıkardım ve daralttım. Bu da hemen hemen aynı beden. Rengi mor. Daraltmanın detaylarını burada uzun uzun anlattığımdan şortun son görünümünü veriyorum.

Daraltmayı aynı şekilde yaptım. Öncekinden daha kısa sürede bitti.
Gelelim bu postun esas konusuna... Şortun rengi yukarıda özellikle belirttiğimden belli, pek kullanmadığım mor . Burada da dikiş bitti ama benim pek içime sinmedi. Aklıma biraz süsleyerek mor rengini biraz dağıtmak geldi. Beyaz iple dikiş makinesindeki süs dikişlerinden birini seçtim. Ön ve arka cep kenarlarını diktim.

Arka cebi söküp dikmek zor geldiğinden doğrudan üstünden diktim. Cebi kapattım.


Bu da dikişin yakından görünümü.

Böylesi daha bir içime sindi. Hepinize sevgiler...

22 Temmuz 2014 Salı

Şort Daraltma

Haftaya bayramla birlikte tatile çıkıyoruz. Tatili çok sevmekle birlikte valiz hazırlamak, buzdolabını boşaltmak gibi işler çok zor geliyor. Son güne sıkıştırmadan yavaş yavaş yapmaya çalışıyorum. Tabii tatil hazırlıklarının en güzeli dikişler. Bir haftadır ufak tefek tadilat işleriyle uğraşıyorum. Paçası kısalan pantolonlar şort oluyor, daraltılacaklar daraltılıyor. (Çok şükür genişletme işi yapmıyorum). Yıllardır düzeltilmeyi bekleyen kıyafetleri mümkün olduğu kadar bitirmeyi planlıyorum. Çünkü bunlar gereksiz yere yer kaplıyor. Çoğunun kumaşları çok güzel olduğundan vermeye de kıyamıyorum. Tatile gitmeden zaman bulamıyorum, dönüşte de şehirde giyeceğim şeyleri dikmek daha cazip geldiğinden bir sonraki seneye erteliyorum. Böylece yıllar geçiyor.
İşte hafta sonu şeytanın bacağını kırdım ve başladım bunları azaltmaya. Hafta sonuna iki tane şort daralttım, iki pantolon paçası kesip birini eşime birini oğluma şort yaptım, bir de bluz diktim. Bluzun resimlerini çekemediğimden sonraya kaldı. Diğerleri de çok basit işlerdi. Ama şortu resimledim. Ne yaptık bir bakalım...

Bu şort 3-4 yıl önce, benim dikişe başladığım dönemde annemin verdiği büyük beden bir şorttu. O zamanlar yeni kumaş almaya cesaret edemediğimden böyle dolabın köşesine atılmış, ziyan edilse kimsenin farkına varmayacağı ama bayağı büyük beden kıyafetlerle çalışıyordum.
Ben 38 giyerken şort 44 falan var herhalde. Kumaşı tam yazlık ketene benzer bir kumaş.


Daha önce de şortu daraltmak için teşebbüste bulunmuştum ama evdeki şortlarımla kalıpları tamamen farklı olduğundan tembellik edip bırakmıştım. Bunu da üzerlerine çizilmiş sabun izlerini görünce hatırladım. Şimdi daha akıllıca davrandım ve önce Burda Haziran 2011 sayısındaki 111 model numaralı şort kalıbını çıkardım. Şortun esas modeli önden pensli ve gizli fermuarlıydı. Yaz sıcağında fermuarlı giymenin  pek rahat olmayacağını düşündüm. Üstelik birkaç gün giyeceğim bir kıyafet için fermuar dikmeye harcayacağım zamana acıdım. Penslerini dikmeden belini lastikli yapmaya karar verdim. Şortun yanları cepliydi, güzel duruyordu. O yüzden ceplerini olduğu gibi bırakmak için dikişlerine hiç dokunmadım.
Şortun bayağı büyük beden olmasının avantajını sonuna kadar kullandım. Dikişleri sökmekle hiiiiiç uğraşmadım. Aldım elime makası, kestim gitti. Önce bel bandını kesip çıkardım, güzelce ütüledim. Sonra yan dikişlerine dokunmadan ön ve arka dikişlerini ve bacak dikişlerini kestim.


Patronumu üzerine yayarak yan dikişlere dokunmadan işaretledim. Patronu yerleştirirken hem bel kısmının, hem de paçalarının aynı hizaya gelmesine dikkat ettim. Bu resimde şortun genişliği daha güzel görünüyor. Sonra da çizdiğim yerlerden diktim.


Bacak arası dikişlerini diktikten sonra iki paçayı iç içe geçirerek diktim. Bu yöntemi daha önce duymuş ama hiç denememiştim. İlk defa yaptım. gerçekten çok pratikmiş. Bundan sonra hep bu yöntemi uygulayacağım.


Şortun daraltması bittikten sonra dikiş yerlerinden ütüledim, kenarlarına sürfile geçtim. Paçalarını aynı hizaya getirdiğim için paça dikişine de gerek kalmadı. Kalıp çok güzelmiş. tam bedenime oturdu.


Bel bandını, lastiğine bile dokunmadan bel ölçüme göre daraltarak şorta geçirdim ve diktim.


İşte mutlu son.

Şortum yepyeni olarak giyilmeye hazır bir şekilde karşımda duruyor. Hem gardropta işe yaramayan ve yer kaplayan bir giysiden kurtuldum, hem de bir saat içinde sıfır maliyetle yepyeni bir şortum oldu.