15 Temmuz 2014 Salı

Çok Bölmeli Saksım

Merhabalar... Sıcakların bunalttığı bugünlerde bir yandan tatilin hayalini kurarken bir yandan da kendimi zorlayarak bir şeyler yapmak için uğraşıyorum. Zorlamaktan kastım sadece masa başına oturmak. Sonra arkası geliyor. Boş boş oturmak bana iyi gelmiyor. Kayınvalidem "uyku uykunu mayasıdır" der. Gerçekten de insan miskinliğe başlayınca bir daha kalkması çok zor oluyor. Bundan zevk alanlara sözüm yok ama ben bu şekilde mutlu olanlardan değilim.
Elimde yaptığım birkaç iş var. Daha çok tatil öncesi pantolondan şort yapma, tadilat, vs gibi işler. Sizlerin işe yarayacağını umduklarımı resimler resimlemez yayınlayacağım.
Bugünün konusu ise benim geçen yıl boyadığım ama kullanıma bu yaz geçirebildiğim saksım. Kapadokya gezisinde topraktan yapılma bir saksı olarak tanıştık kendisiyle. Ve yüzü sirke satan sahibiyle. Çok fazla bir fiyat istedi. Saksı çok hoşuma gitmekle beraber parası fazlaydı. Daha da önemlisi satıcı öyle aksiydi ki ona para kazandırmak istemedim. Kafamda bir yandan "bir daha nereden geleceğim buralara, al gitsin, sonra pişman olursun" ile "bu adama para verilir mi, bir kovmadığı kaldı" fikirleri çarpışırken baktım saksının bir gözü kırık. Sırf adamı zora sokmak için kırığı gösterip arkamı döndüm. Malının kusurunu gören adamın bir anda bana yarı fiyatına satmak için girdiği haller görülmeye değerdi doğrusu. Eski Türk filmlerindeki Ali Şen misali beni kandırmak için birden Şirin Baba'ya dönüştü. Adam ne bilsin ki ben kafamda onu alçıyla yeniden kaplayıp yenilemenin planını çoktan yapmışım. Biraz nazlanıp aldım saksıyı.
Eve geldiğimde işe öyle bir girdim ki yapılış aşamalarını resimlemek aklıma bile gelmedi. Zaten bu işlere az biraz bulaşmış olanlar hemen anlayacaktır. Şöyle anlatayım:
Önce küçük boy bir saksı bulup içten o bölmeye yerleştirdim. Sonra alçıyı suyla harç haline getirip saksının dışını kapladım. Dışını plastik bir kapağı mala gibi kullanarak düzelttim. İyice kuruttum. Kuruyunca içteki saksı kendiliğinden çıktı zaten.
Sonra boyamaya geçtim. Kafamda belli bir renk yoktu. Sadece bordo, vişne rengi gibi renkler yakın geldi. Elimdeki boyaları rastgele karıştırırken bu rengi buldum. "İşte bu" diyerek boyamaya başladım. Boyama bittiğinde rengi gözüme soluk geldi. Birkaç gün dekupaj, eskitme gibi seçenekleri düşündükten sonra yalnızca bölmelerini beyaz noktalarla süslemekte karar kıldım. Son olarak da içini dışını yat verniği ile vernikledim. Kırık bölmesinin ne kadar sağlam olduğundan emin olmadığım için o bölgeye biraz daha fazla vernik kullandım.

Resimlemek için niye bu yazı beklediğime gelince... Saksım biter bitmez her bölmesine çilek ektim. Biraz canlansın da resmi güzel çıksın diye beklerken hepsi kurudu. Sonra araya tatil girdi, hava soğudu derken saksı depoya kaldırıldı. Yeni evimi yerleştirirken elime geçti. Yaz başı olduğu için hemen ortasına begonyaları, yanlarına petunyaları diktim. Coştukça coştu. Bana da büyük bir zevkle seyretmesi düştü.





Resimlemek için niye bu yazı beklediğime gelince... Saksım biter bitmez her bölmesine çilek ektim. Biraz canlansın da resmi güzel çıksın diye beklerken hepsi kurudu. Sonra araya tatil girdi, hava soğudu derken saksı depoya kaldırıldı. Yeni evimi yerleştirirken elime geçti. Yaz başı olduğu için hemen ortasına begonyaları, yanlarına petunyaları diktim. Coştukça coştu. Bana da büyük bir zevkle seyretmesi düştü.

2 yorum:

  1. Hola!! Te quedó muy bonito, me encantan las flores!
    Gracias por tu visita, te sigo también, un saludo!
    Entre anhelos y caprichos

    YanıtlaSil