6 Ekim 2015 Salı

Çocuklarımızı Gerçekten İyi Yetiştiriyor muyuz?

Uzun bir bayram tatilini geride bıraktıktan sonra çok yoğun bir temponun içine girdik. Tahminim özellikle evde okula giden çocuğu olan her ev için aynı şeyler geçerli. Sabah kalkmakta zorlanan çocuklar, sürekli bir telaşe, ödevler, sınavlar. Üstelik onların yoğunluğu o kadar fazla ki  onların yanında ben kendi  işlerimi unutup onların işlerini kolaylaştırmaya çalışıyorum.

Benim ve eşimin de Eylül-Ocak arası baş döndürücü bir tempoda giden işlerimiz var. Böyle olunca  özellikle geçen hafta sürekli koşturan bir aile olarak işlerin içinde kaybolup gittik.

Çocukların eğitim sistemimizden dolayı ne hale geldikleri bir haftada bile ortaya çıktı. Şimdiye kadar bunun farkındaydım ama içinde değildim. Çoğu anne baba gibi, çocuklarımızı bu tempoya esir etmeyeceğimizi, önemli olanın onların sağlıklı olmaları gerektiğini düşünüyorduk. Ama şimdi elimizdeki tüm tercih haklarımız alınmış gibi görünüyor. Bu yıl kızım TEOG sınavına giriyor. O önde, biz arkasında koşup duruyoruz.  Okulu Ağustos ayında haftada 5 gün etütlere başladı. Yazın ortasında sabah 7:30’da yollara düşüp, yorgun argın gelip bir de verilen ödevleri yaptı. Okul açıldıktan sonra daha da çılgın bir tempoya girdi. Hafta içi okul, hafta sonu etüt, sürekli  test çözme, her gün daha fazlası. İşin üzücü yanı elinizden hiçbir şey gelmiyor olması. Yapabileceğiniz tek şey çocuğunuzun hayatını kolaylaştırmaya çalışmak, gıdasına ve uykusuna dikkat etmek, kuralları mümkün olduğunca gevşetmek. Bu çocukların bir de ergenlik çağında olduklarını düşününce aslında hepimizin çocuklarımıza nasıl bir kötülük yaptığımız ortaya çıkıyor. Şu sistem yüzünden ne yazık ki ne velilerin, ne öğretmenlerin yapabileceği bir şey var. Herkes ortada varolan ve kimseyi mutlu etme imkanı olmayan bir sistemde kaybolup gitmiş durumda.
İster istemez kendi çocukluğumuzla karşılaştırma yapıyorum ve bizlerin ne kadar şanslı olduğunu görüyorum. Ben hep yarım gün okula gittim. Sabahçı isem öğleden sonralarım serbestti, öğleciysem uykumu tam olarak alma şansım vardı. Her zaman iyi bir öğrenci oldum ama hiç de masanın başında saatler geçirdiğimi hatırlamıyorum. Dersaneye lise son sınıfta,  hafta sonları,  herkes gidiyor diye gittim ama zaten hafta içi çok yorulduğumu düşünen  babamı ikna etmek hiç de kolay olmadı. Ortalama bir çalışma ile sınava hazırlandım ve ülkenin en iyi mühendislik fakültelerinden birine girdim. Elimden geldiğince çalışmıştım ama şu anda sadece 13 yaşında olan kızımın temposuna baktığımda ne kadar rahat bir yıl geçirdiğimi görebiliyorum. Okulumu tam zamanında bitirdim. Yine gerektiği kadar çalıştım. Çalışma zamanı verimli çalışarak ama gezmeyi ve dinlenmeyi hiç ihmal etmeyerek. Hiç işsiz kalmadım ve her işim bir öncekinden daha iyi oldu.

Bizler, tüm hayatımızı  çocuklarımızın rahatı  için ayarlayan anne babalar ne yazık ki çocuklarımızı harcıyoruz. Ben işte yoruldum derken onlar sabah akşam servise binip trafiğin çilesini çekerek okula gidiyor, tüm gün ders dinliyor, akşam da yalnızca ödev yapıyorlar. Çocuklarına anlatacakları hiçbir şey yok bu yıllara dair. Kısa sürede kaç soru çözebileceği konusundan başka geliştirebileceği bir yeteneği yok. Bu temponun getirisi ise sadece iyi bir liseye girmek. Bizlerin mahallemizde hangisi varsa ona kaydolduğumuz liseye, onlar tüm çocukluklarını feda ederek giriyorlar. Lisede de aynı tempo devam ediyor. Ta ki üniversiteyi de bitirip bir işe girinceye kadar. O zaman da iş temposu başlıyor. Düşündükçe afaganlar basıyor.

Şeytan diyor al çocuklarını okuldan, git bir köye yerleş, yetiştirdiğini ye, pişir, neye ihtiyaç duyarsan onu öğren. Belki de bizim çocuklarımız öyle yapacaklar. Eskiden 20 yıl çalışan emekli oluyordu. Ki 20 yıllık çalışma hayatının sonlarına yaklaşmış biri olarak bunun  çok insani bir rakam olduğunu düşünüyorum.  Bu çocuklar 5 yaşında bu tempoya başladılar. 25-30 yaşlarında emekli olmak isteyecekler. Olamayınca da bezgin, yorgun gençler olarak yaşayacaklar.
Bir şekilde bunun düzeleceğinden eminim, çünkü bu sürdürülebilir bir şey değil. Ama birkaç nesli de böyle kaybedeceğiz. Belki de onlar bizim onlara yaptıklarımızı kendi çocuklarına yapmamak için değiştirecekler her şeyi.


Bizde durumlar böyle. Aslında bambaşka şeylerden bahsetmekti niyetim.  Ama daha bir haftada bu kadar dolmuşum ki  içimi döktüm.

Esas yazmak istediğim çalışan annelerin hayatlarını nasıl planladıklarına dair gözlemlediklerim. Özellikle pinterest sayesinde hem ailesine, hem kendisine zaman ayırabilen,çalışan, üstelik ev işlerini de tam olarak hiç de yorulmadan halledebilen annelerdi yazmak istediğim. Onların genel  hayat planlamaları. O da bir sonraki yazının konusu olacak artık.


Herkese mutlu haftalar.

4 yorum:

  1. böyle eğitim sistemininn içine edeyim den daha fazlasını demek isterdim ama faydası yok. Daha ilkokuldakki oglumun kosturmasını gorunce ortaokul ve liseden korkar oldum. En iyi okullarda okuyup basarılı olsalarda bu ülkede maalesef sırtını dayayacağın ensesi kalın bir akraban olmadıkca işler yine çıkmaza girecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle düşünüyorum. İşin ilginç yanı sadece ülkemizde değil, tüm dünyada da durum aynı. Çocuklarının bu kadar sınava maruz bırakılmasına karşı örgütlenmeye başlayan aileler, ise Amerika'da Milli Eğitim Bakanı dünyanın gerçeklerinden uzak olmakla suçluyormuş. işimiz çok zor yani.

      Sil
  2. O kadar olumsuz olmayalım arkadaşlar. Nice okulu kalmamış yersiz yurtsuz insanlar var. Halimize şükredelim yinede. İnsanoğlu her türlü koşula alışmaya programlıdır. örneğin aşağılamak adına değil ama sokakta anneleri ile beraber çoğu zamanını çöplüklerde geçiren çingenelere bakın. Hiç bir şey oluyormu? Çünkü o koşullara alışıyor. Bizim çocuklarımızda bu koşullara alışıyor. Öğrenmenin bu kadar hızlı olduğu zamanda eminim eski günler olsaydı çok sıkılırlardı. benim nacizhane fikrim de buydu. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okullarda zorlama eğitim yerine öğrenmeye dayalı eğitim olsaydı sizinle aynı fikirde olabilirdim. Mesela 8 yaşındaki oğlum rüzgar enerjisinden nasıl elektrik üretebileceği konusunu günlerce araştırdı ve bayağı ilerleme kaydetti. Ama sabahtan akşama test çözmenin onlara neler öğrettiği konusunda şüphelerim var. Şu koşturmacada gerçekten merak ettiklerini öğrenmeleri imkansız.

      Sil