8 Mart 2016 Salı

Çok Yaşa

Merhaba,
sabah maillerimi kontrol ederken Morhipo'nun bu güzel mesajıyla karşılaştım, paylaşmadan edemedim.
Tüm dileklerin gerçek olması dileğiyle hepimizin Kadınlar Günü kutlu olsun.

22 Şubat 2016 Pazartesi

Etiketli Ilk Mantom



Havalar ısınmaya başlayacak ama ben mantomu yetiştirdim ve bir kaç haftadır giyiyorum. Aslında daha da önce bitecekti ama tam astarını dikmeye başladığımda yakasına kendi etiketimi dikme fikri oluştu. Derken etiket hazırlama araştırmaları, hazırlaması falan bir hafta sürdü. Sonra  araya başka yazılar girdi. Ben mantomu giydim ama yazısı gecikti. En azından etkinliğe yetiştim.
Model olarak Burda'nın  Ekim 2010 sayısından107 no'lu modelini seçtim. Bu da ilk dikişe başladığım zamanlarda bakıp bakıp dikmeyi hayal ettiğim rüya modellerimdendi.

107_jacket_-_published_no_photo_large

Bu da benim yorumum :


Aradaki fark kemeri tabiiki. Burda kalıplarının ne kadar geniş olduğunu unutarak ve aman kısa olmasın diye bolca pay bırakarak kesince kemere kumaş kalmadı. Benimki de böyle oldu.
Dikmesi oldukça kolay bir kalıp. Şal yakayı patron üzerinde çözmek için biraz uğraştım ama dikmesi pek zor olmadı. Cepler modelde etekten 1 cm yukarıda başlıyordu ama ben sıfır yaptım çünkü 1 cm yukarıda modeli kesiyor gibi göründü gözüme.


 Astarı da sorunsuz dikildi. Ortada çevirme için bıraktığım 10 cm lik kısım dışında astarlamayı da makinede yaptım.


Veee bana iki hafta kaybettiren ama baktıkça gülümseten etiketim. En çok merak ettiğim ensemi kaşındırıp kaşındırmayacağı idi. Hayır, hiç kaşındırmıyor. Etiketin nasıl yapıldığının ayrıntılı yazısını burada yayınlamıştım.


Bu yılın mantosu da bitmiş oldu böylece. Yalnız bir sorum olacak sizlere. Orijinal modeldeki gibi kemer olmayınca beden biraz bol gibi geldi gözüme resimlerde. Ne dersiniz, bedenini biraz daraltsam daha iyi mi olur? Yoksa böyle kalsın mı?


Fikirlerinizi sabırsızlıkla bekliyorum . Herkese mutlu haftalar...

8 Şubat 2016 Pazartesi

Pencereli Kazak Yaptım

Merhaba,
 Evde  kumaşlarımın olduğu yerin yanında bir de kısa işler yığını vardır. Atmaya kıyamadıklarım, ufacık birkaç dokunuşla bayıla bayıla giyeceğim eski giysiler yığını. Yorucu ya da uzun süren işlerden sonra bir kaç gün ara vereceksem ya da oturduğum yerden bir şeyler yapmak istiyorsam bu yığından bir kaç parça eksiltirim.
Geçen cuma akşamı canım sıkılıyor ama yorgunluktan pek dikiş makineme oturmak istemiyorken elime bir kazak geçti. Sanırım bir 10 yıl önceden kalma, çok kaliteli ve ünlü bir markanın ürünü, ama bir kez bile giyilmeyen hediye bir kazak. Fırfırların her yerden göründüğü ilk yıllardan kalma. Paketi ilk açtığımda trikonun dokusuna ne kadar hayran kaldıysam fırfırlarından da nefret ettiğim kazağım.
Üzerinize giydiğinizde fırfırlar göğsünüzden çıkıyor gibi oluyorlar. O yüzden öncesi fotoğrafı için bile giymeye yüreğim elvermedi.


Niyetim sadece fırfırları sökmekti. Zaten kumaş simli olunca çok harekete gerek yok diye düşündüm. Fırfırları tek tek söktüm. Ama bu oldukça zor oldu. Aynı renk iplikle ve çok sıkı br dikişle dikilmişti. Neyse alttaki fırfırları sökebildim ama en üstteki fırfır yakanın iki dikişinin arasına dikilmiş. Onu sökerken yaka tamamen açıldı. İşte böyle...



Yakayı incelediğimde makineyle ve ilmikleri birbirine geçirerek ve araya alt kısmını da katarak tuhaf ve benim asla yapamayacağım şekilde dikildiğini gördüm. O anda kendime de bayağı bir söylendim. Öyle ya her şeyi bozmanın ne alemi var ? Giymiyorsan ver birine de sevaba gir hiç olmazsa. Şimdi ne yapsam da bunu toplayamam diye. Ve yattım uyudum.
Ertesi akşam başka bir işe başlayayım derken gözüm kazaktan çıkardığım dantellere takıldı. Zaten bozdum, biraz daha uğraşayım diye düşündüm. 
Önce ilmekleri kaçmasın diye tüm söktüğüm yerleri zigzag dikişle diktim. Sonra biye diker gibi danteli üst yakaya diktim.
Sonra da kayma olmasın diye altta kalan yaka açıklığını yakaya teğelledim.


Danteli düz çevirip kazağın üzerine teğelledim. Dikiş makinesi ile dantelin alt dikişlerine denk getirmeye çalışarak zigzag dikişin en küçük boyutuyla diktim.


Son olarak arkada kalan kazağın yakasını dikkatlice kestim. Kesme payını kestiğim yere zigzag dikiş yapabilecek kadar bıraktım. Yaka ile dantelin brleşme yerinde hafif potluk oluşunca danteli yakanın 1-2 mm altına sıkıştırıp yaka lastiği üzerinden yeniden dikerek bastırdım.
Vee kazağımın pencereli hali. Gecenin birinde resmini çektiğim için yüzümü sansürledim görüntü kirliliği olmasın diye.


 Bu da öncesi ve sonrası resmi


Ben  beğendim. Herkese iyi haftalar...

3 Şubat 2016 Çarşamba

Ekose Gömlek


Ekose etkinliği bitti mi bilemiyorum ama benim gömleğim yeni bitti. Gece 12'de kol düğmeleri dikildi, sabah giyilerek işe gidildi ve öğlen fotoğraflandı.
Kumaşını yazın Bandırma pazarı'ndan almıştım. Satan amca bunları eşit boylarda kesip yer sofrası bezi olarak satıyormuş ama ben görür görmez kafamda gömleği bitirdim bile ve aldım gitti. Aslında kızımı düşünerek almıştım ama baktım o pek kararsız kaldı ben de kendim için yaptım.

Kalıbım Burda'nın Nisan 2011 sayısından 106 no'lu modeli.
Aslında  elbise modeli  ama ben gömlek olarak kullandım. Burda'nın bu sayısı benim için yapılmış gibi. Derginin yarısından çoğunu diktim, kalanı da sırasını bekliyor. Bu kalıp da o günden bugüne cesaretimi toplamamı bekliyordu.
Kalıptan daha önce de şifon bir gömlek dikmiştim. Çok güzel bir kalıp. Ama bu kumaş daha kalın olunca kollar dar geldi, yarım cm kadar yanlardan açtım.
Ön penslerini çalışmadım.
İlk defa roba  diktim. Pek bir zorluğu yokmuş.
İlk defa bir seferde kol takabildim ki sökme rekorum en az 3 defa idi.
İlk defa  kuralına uygun olarak kol yırtmacı ve manşeti yaptım. You tube sağolsun. Özellikle "Sewing Guru" diye bir adamın anlattıklarından çok faydalandım.
Sonuçta beni yormayan, diker dikmez giymek istediğim bir gömleğim oldu.

Bu gömlekten neler öğrendim ?
Öncelikle Burda'da daha önce hiç dikkat etmediğim işlem sırasına uyunca işlerin çok daha kolay işlediğini
Her kalıbın her kumaşa uygulanmayacağını, bu yüzden dikiş paylarını fazlaca bırakma alışkanlığımın pek de fena bir şey olmadığını,
Kol yırtmacını (sleeve placket dedikleri şey) , kolu takmadan önce yapmak gerektiğini
Kolları bedene en son işlemde birleştirmenin en doğrusu olduğunu öğrendim.
Şimdi ne dikeceğimi düşünmekle meşgulüm. Her gün fikrim değişiyor. Bir kumaş stoğuma, bir Burda'lara bakıyorum. Bakalım piyango hangisine çıkacak.


Kol pervazım
Tüm iç dikişleri dikiş paylarını kıvırıp yeniden kapattım
İlk roba dikişim

Mutlu son





13 Ocak 2016 Çarşamba

Bol Resimli Kendi Etiketini Yaratma Aşamaları


Bu sefer bol fotoğraflı bir yayın hazırladım sizlere. Dikiş dikmeye başladığımdan beri kendi etiketimi yaptırmak kafamın bir köşesinde vardı. Dikişi geliştirdikçe ve diktiklerim gözüme güzel gelmeye başlayınca daha bir düşünür oldum. Önce hazır yaptırayım dedim ama sadece kendime ve sevdiklerime dikince bir anda çok sayıda etiket de gereksiz geldi gözüme. Bir de tabii etiketimi kendim yaptım demenin cazibesine kapıldım.
Daha önce Kendi Aplikenizi Kendiniz Yapın yazımda anlattığım gibi oğlumun çantasına aplikelerini internetten bulup yazıcıdan çıkararak kendim yapmış ve çok da memnun kalmıştım. Çanta yıkanmasına rağmen hiç solma, bozulma olmadı. Buradan hareketle kendi etiketimi yaptım ben de:


Önce can dostumuz pinterestte bir araştırdım. Çeşitli yöntemler var. Ben de bu yöntemlerle ve geçmiş tecrübemi birleştirerek yapmaya başladım.
Öncelikle kendime hoşuma giden güzel bir logo buldum. Google görsellerden "sewing labels" şeklinde aratınca sayısız logo çıkıyor karşınıza.
Aşağıdaki iki resmi paintte açarak ve hoşuma gidecek şekilde değiştirerek bir şeyler tasarladım.



Bu arada şunu belirtmek isterim ki bu işlemler en basit şekilde yapılanlar. Elbetteki bu konuda çok daha profesyonel programlar var. Ben sade bir şeyler istediğim ve kendi bilgim ve imkanlarım dahilinde en kolay şekilde yaptığım için bu yolu kullandım.
İkinci resimde adı yer alan site benim görseller konusunda en çok kullandığım site. Harika resimler, kartlar, arka plan resimleri, ne ararsanız var.
Bunları kullanarak paintte şu etiketi oluşturdum.

Etiketi tersten yapıştıracağımız için bize ayna görüntüsü gerekiyor. Yoksa yazılar kumaşa aktarılınca ters görünüyor. Resmi seçerek paintte "yatay döndür" seçeneğine bastım ve resmin tersini oluşturdum ve yazıcıdan çıktısını aldım.



Benim yazıcım lazer yazıcı idi. Ama aplike yaptığım zaman kullandığım yazıcı ink jet idi. Sonuçta ikisi de kullanılabiliyor. Yalnızca ink jet yazıcıdan çıkan resimler iyice kurutulmayınca üzerine sürdüğünüz tutkallar renkleri dağıtabilir. O yüzden buradan çıkan resimleri bir gün bekletmenizde fayda var bence.
Resim hazır olduğuna göre şimdi üzerine transfer tutkalı sürebiliriz. Benim elimde kumaşa transfer tutkalı vardı, onu kullandım. Pinterestte meşhur mod podge kullanılabileceği yazıyor. ben de aynı fikirdeyim. Dekupaj tutkalı hatta kırtasiye tutkalı bile olabilir bence.


 Tutkalı ters çevirilmiş resminize her yerini kaplayacak şekilde sürüyoruz.


 Sonra beyaz veya krem rengi kumaş üzerine, tutkallı kısmı kumaşa gelecek şekilde yapıştırıyoruz. Ben kırpık kumaşları kullandığım için etiketleri kesip ayrı ayrı yapıştırdım. Cimrilik işte...


Üzerinden hafifçe bastırarak resmin tamamen kumaşa yapışmasını sağlıyoruz. Resmin üzerine bir naylon örterek ve üzerinden elle veya bir merdane ile bastırarak arada kalabilecek hava kabarcıklarını gideriyoruz. Burada en çok alttaki kumaşın buruşmamasına dikkat ediyoruz. Arada tutkal olduğu için bu işlemleri tutkal kurumadan hızlıca yapmak gerekiyor. Bu işlemler bittikten sonra en az 24 saat bekletmemiz gerekiyor.
Daha sonra su dolu bir kaba batırdığımız bir sünger ile tüm kağıdı ıslatıyoruz. Parmak uçlarımızla hafifçe kağıda sürttürerek kağıdı soyuyoruz.

Bu işlem biraz uzun sürebilir. Çünkü kurudukça yazılar yine soluyor. Ben aralıklarla üç defa yaptım soyma işini. Kurudukça resmi kontrol edip solduysa yeniden ıslattım.
En sonunda etiket tam olarak ortaya çıkınca etiketi korumak için evde her şey için kullandığım ahşap tutkalını aralarda kurutarak bir fırçayla iki kat  sürdüm.


 Son olarak da sürfile makasıyla kestim. İşte etiketim hazır. İstediğim yere dikebilirim artık.


Aynı yöntemi çocukların eşofman ve diğer okul malzemelerine isim yazmak için de kullanacağım.
Bir şeyi daha kendi ev imkanlarımla yapmanın mutluluğuyla bu günü de böylece bitirdik.

5 Ocak 2016 Salı

Kazakları Kırpıp Kırpıp Yenilemek

Bu kışın başında tüm dolaplarımı boşaltıp giymediklerimden kurtularak yenilere yer açmak kararı almıştım. Fakat dolapları açtığımda yıpranmış ya da tüylenmiş birkaç kazak dışında kalanların çok severek aldığım şeyler olduğunu görünce onları biraz değiştirerek, aslında bayağı kesip biçerek, istediğim şekle sokmaya karar verdim.
Bu yazının konusu olan iki hırkam da geçen yıl internetten çok beğenerek aldığım parçalardı. Hırka son yıllarda özellikle işyerimde olmazsa olmaz kıyafetim olmaya başladı. Ceketten daha spor ama yine de ofis kıyafetine kazaktan daha yakın diye düşünüyorum. İçine gömlek ya da bir kolyeyle şık ve resmi bir kıyafete dönüştürebiliyorum. Neyse bu hırkalar geldiğinde boylarının çok uzun olduğunu gördüm. Uzun hırkalar moda olsa da ben genellikle kalça hizasındaki hırkalarla kendimi daha rahat hissediyorum. Bunları da bir iki defa giydim ama içime sinmediği için bir köşeye attım.
Kesme biçme işleminin ilk denekleri oldular böylece. Triko dikme deneyimlerime güvenerek işe başladım. Önce hırkaların boylarına karar verdim ve iğneledim.

Sonra makinemin zigzag dikiş ayarında lastiğin 5 mm kadar altından diktim. Desen delikli olduğundan desenli kısmından dikersem daha az farkedilir diye düşündüm ki gerçekten öyle oldu. Dikişim desenin arasında kaybolup gitti.

Kazağı düzüne çevirip bir de o taraftan yine zigzag dikerek dikişin kabarmasını giderdim.


Baktım ki görüntü bence iyi,  arkadan katladığım yeri kestim.


Sonra hafifçe ütüledim.
Ve sonuç...

 Boynumdaki de kestiğim parça gördüğünüz gibi. Aceleyle hemen ona da zigzag çekerek atmasını önledim. Püskül ya da bir çiçek yaparak fular olarak kullanacağım. Şimdilik düşünüyorum.

İkinci hırkam da aşağıdaki gibi oldu. İkisini de tam alırken hayal ettiğim gibi giyebiliyorum. Kumaş pantolon kullanınca çok daha şık oluyorlar tabii.

İkisi de toplamda en fazla bir saatlik bir çalışma ile bitti. Ertesi gün de eşimin kolları bollaşmış kazağının kollarını kesip yeniden bastırarak kızıma yaptım. Arkasından benim üniversite yıllarında çok severek giydiğim ama şimdilerde pek salaş bulduğum kazağımı yeniden kesip şimdiki zevkime uydurdum.
Anlayacağınız benim dolap boşaltma işi hayal oldu. Dolabıma bir de bazamın altında bekleyenler eklendi. Ama vaktiyle çok severek giydiğim kıyafetlerimi yeniden giyebilme fikri de çok hoşuma gitti.
Hepinize mutlu ve bol dikişli bir hafta diliyorum.

28 Aralık 2015 Pazartesi

Erkek Ekose Gömleğini Daraltma

Herkese Merhaba,
Aralarım genelde uzun olur ama hiç bu kadar uzatmamıştım. Aslında arı gibi çalışıyorum. Diktiklerim git gide artıyor paylaşmak istediğim başka konular var ama gel gelelim yayın girme konusunda tembelliklerim var. Yaptıklarımın çoğunu da iş bittikten sonra resimlemek aklıma geliyor. Ya da aniden işe öyle bir dalıyorum ki, bir bakmışım ki bitmiş.
Bu sefer eşimin yıllar önceden kalmış gömleğini kendime dönüştürdüm. O zamanlar, yani 1990 sonu 2000 başlarında yine bu ekose gömlekler çok modaydı. Adına da oduncu gömleği denirdi. O zamanlar sanki erkek modasıydı. Çünkü benim o yıllara ait öyle bir gömleğim yok. Neyse, o moda geçti, eşimin gövdesi biraz genişledi derken bu gömlekler valizlerin dibinde kaldı. O zamanlar dikiş makinesini bırakın, düğme dikmek bile eziyet gibi geliyordu. Ama kimseye de verememişim. Yıllarca demlendi anlayacağınız.
Bu yıl baktım ki bu gömlekler yine moda, aldım gömlekleri, birini kendime birini oğluma göre daralttım. Aşamalarını da anlatayım. Her aşamasını çekeceğim diye işe başladım ama göreceğiniz gibi işin ortasında kendimi kaptırıp gittim, araları yine kaçırdım. Affola...
Ama çok kolay olduğu için siz anlarsınız nasılsa.
İşte gömleğin ilk hali :

  Yandan bakıldığında kalça tarafında pek bir bolluk yok ama bel arkası bayağı bol. Bu yüzden önce arka tarafa iki tane pens diktim. Bunların enini boyunu evdeki gömleklerden ölçerek tespit ettim ve önce pensleri diktim.
İkinci aşamada kollarını tam da dikişlerinden kestim çıkardım.


Kolu uzun olduğu için manşetleri ve kol yırtmacını da söktüm. İkiye katlayarak penslerini örnek aldığım gömleğimi üzerine koydum ve gövdedeki fazlalığı dikiş payı da vererek kestim.


Diktikten sonra üzerime giyip kontrolümü yaptım. Bu sırada omuzların nerede olacağını da işaretledim. Gömleği çıkararak işaretlediğim omuz çizgisinden daralttığım yere kadar orijinal kol oyuntusuna paralel olacak şekilde yeni kol oyuntumu kestim. Önceden çıkardığım kolu hiç bozmadan diktim.

Kol oyuntusu daraldığı için koltuk altında fazla kalan kol parçasını kol ağzına kadar diktim.
Kol boyunu ayarlayarak kol yırtmacını ve manşetini aynı şekilde diktim.
Son olarak boyunu biraz kısalttım. İşte son hali...

Toplamda bir gecede bitti. Çarşıya pazara her yere de giyildi.
Bu gömlekte kol dikerken farkettim ki, onlarda bizimki gibi büzme falan yok. Tak diye oturdu kol.
Bilenlere soruyorum, erkek gömleklerinde kol takması bu kadar kolay mı, yoksa bana mı öyle denk geldi. Ya da bizim patronlarda niye böyle bir işkence konusu var? N'olur bir söyleyiverin.

Yeni yıla da az kaldı. Herkese mutlu yıllar dilerim. Dileklerinizin tümü gerçek olsun...