3 Ocak 2013 Perşembe

Merhaba!





Merhaba,
Bu benim ilk yazım. Blog yazarlığına hep ilgilenebilir miyim diye tereddütle yaklaştıktan sonra baktım ki yaptıklarım gitgide çoğalıyor,üstelik ben ne öğrendiysem bloglardan öğrenmişim; benim yaptıklarımdan da fikir alıp hayatını renklendirenler olacağını düşünerek yaptıklarımı paylaşmak istedim.
Profilimde kısaca bahsettiğim gibi aslında mühendisim. Okul hayatım ve sonrasında süren iş hayatım boyunca evden işe işten eve, sonra evlilik, iki çocuk, ev, mutfak derken hiç zamanımın olmadığını düşünen çoğunluk arasındaydım. Sonra nasıl ve niye olduğunu anlamadığım bir anda mutfakta sürekli artan yoğurt kovası dağları, kimsenin bunları almak istememesi ve benim atmaya kıyamamamla birlikte kendimi boyaların içinde buldum. Yani sanat hayatıma :)))) yoğurt kovaları sayesinde başladım. Bunlar da ilk ürünlerim:











Plastikler boya tutmaz diyenlere inat beş yıldan fazladır hala kullanıyorum. Üstelik tüm acemiliğimle boyamama rağmen. Sonra bir anda ben sınır tanımayan hobici oldum. Her boyamaya başlayanın yaşadığı gibi evde boyanmadık ve el atılmadık hiçbir şeyin kalmadığı bir süreç başladı. Durulmaya başladıkça keçe, hamur derken en son elime geçen anneannemin antika dikiş makinesi ile dikişe de el attım. Şu anda dikiş daha ağır bassa da evde bir dolap dolusu boyam ve keçelerimle her an her şey yapabilme kapasitem var. Ola ki bir dizide bir şey göreyim. Hemen kalkılır, malzemeler çıkarılır ve saat mefhumu olmadan işe koyulunur. Artık gece kaçta bitecekmiş, ertesi gün işte sürünülecekmiş ne gam. Bu işlerde bana ve pek çok kişiye yardımcı olan www.10marifet.org 'un payını da unutmamam lazım.
Bunun tek kötü tarafı evimizin normal evlere benzememesi. İnsanların en güzel süslerini koyduğu yemek masası benim için atölye masası. Bundan en mutlu kim diye sorarsanız, tabii ki çocuklar. Evde her an her şey için bolca malzeme var. Üstelik anne o kadar dağınık ki, kimseye toplanın demeye hakkı yok. Çünkü alacağı cevap belli "önce sen topla". O yüzden pek sesimi çıkaramayıp, hafta sonları ev toplamakla yetiniyorum. Misafirlerimiz de alıştı bu duruma. Evimiz temiz ama dağınık.
İşte bizim evin halleri böyle. Umarım bir şeyleri hayata geçirme ve her zaman bir şeyler öğrenmeye çalışma yolculuğumda bana yol arkadaşlığı yaparsınız. Daha öğrenilecek o kadar çok şey var ki.


Burada paylaşacaklarım hem yeni yaptıklarım, hem de bugüne gelinceye kadar yaklaşık beş yıldır yaptıklarım olacak. En baştaki "Merhaba Kızı" boyamaya yeni başladığım zamanlardan kalan mukavvadan yapılmış bir kapı süsü. Benim ve boyamalarla uğraşan birçok insanın idolü olan sevgili Ece Aymer'in sitesinde görüp bayıldığım bu kapı süsü ahşaptan yapılmıştı. O zamanlar evimde dekupaj makinesi yok. Almak aklımdan bile geçmiyor. Günlerce nasıl yaparım diye düşünüp en sonunda mukavvadan yaptım. Üzerindeki resimlerin bazılarını hamurla kabarttım ve bu şirin şey ortaya çıktı. Bugünün anlamına da çok yakıştı.
















Tekrar bloğuma hoşgeldiniz. Blog dünyasına henüz çok yabancı olduğum için de birçok hatalar olacaktır. Bunlar için şimdiden şimdiden affola.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder